MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (127)

Diyorlar ki, “Bir insanın nefsi ne kadar kuvvetliyse, o insandan o kadar kuvvetli bir Veli olabilir. Nefsi zayıf olandan ise hiçbir şey olmaz.” Egosu kuvvetli olan insanlardan, daha büyük daha teslimiyetli insanlar çıkabilir mi sizce?

Bir insan, eğer böyle bir haldeyken, kendine vakıf olursa, nerede ve neden kayıplarda olduğunun farkına varır da hemen egosunu bir kenara bırakıp tam bir teslimiyetle iman ederse, olabilir. Misal olarak Ebu Cehil, Ebu Sufyan, bunlar o zamanda Mekke’nin sahipleriydi, çok zenginlerdi. Bunlar o egolarıyla Hazreti Muhammed Efendimize baş kesmiş olsalardı, hemen bir Veli sıfatına ererlerdi. Ama baş kesmediler. Bakın ismi Ebu Cehil; bunun manası nedir? Baba Cahil. Ona bu isim verilmeden önce adı Ebu’l Hikmet’ti.

Size bir hikaye anlatayım: Bir gün Ebu Cehil, Hazreti Muhammed Efendimize Ömer-i Faruk’la bir haber gönderiyor ve diyor ki: “Ya Ömer, git Muhammed’e selam söyle; ben de onun sohbetlerine gelmek istiyorum. Yalnız, ben geldiğim zaman köleleri göndersin, ben onlarla birarada oturamam. Eğer isterse, benimle beraber hatırı sayılır beyleri de davet edebilir.” Ömer-i Faruk, tabi biraz saf; Ebu Cehil’in bu haberine sevinmiş. İçinden, Ebu Cehil de Peygamber’e gelecek, ona yüz tutacak, sohbetlerini dinleyecek; dinledikten sonra onu da kazanmış olacağız, diye geçirmiş. Bu niyetle Peygamber Efendimizi evine gitmiş. Fakat Ömer-i Faruk daha kapıdan içeri girer girmez, onun birşey söylemesine fırsat vermeden, Hazreti Peygamber Efendimiz dönüp Ömer-i Faruk’a şöyle seslenmiş: “Ya Ömer, şimdi Allah’tan bana bir nida geldi. Allah benden buyurdu ki: ‘Allah’ın sınıfı tektir, insan ayırımı yoktur. Zengini de fakiri de bende bir kılınır. Biraz olsun böyle bir ayırım yapmak gönlünden geçerse; fakirleri, köleleri bir kenara itip, zenginleri öne alıcak olursan, seni Peygamberlikten redederim.’ “ İşte Hazreti Muhammed, bunun cevabını daha Ömer-i Faruk’un sormasına lüzum kalmadan vermiştir.

Yani demek istediğim şudur ki, böyle biri gelirse, egosunu kırarsa, oraya baş keserse ve orayı kendinde var ederse, haliyle o teslimiyetli ve iyi bir insan olur; kimbilir belki Veli de olur.

Bakın biz şöyle de deriz: Bir hatib, intisab etse, hangi tarikata olursa olsun, o, bulunduğu yolda çift kanatlı bir kuş olur. Neden? Çünkü hem ilm-i zahiri var, hem de ilm-i batını var. Hatta eğer putlarını kırarsa çok daha güzel dil sarfedebilir.

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.