MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (145)

Silivrikapı Mevlana Kültür Merkezi

Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki: “Cennet ehlinin çoğu eblehtir. Kim cenneti isterse eblehtir. Zira cennet nefsin arzusudur.” Bu hadisi yorumlayan bir zat diyor ki: “Ancak aşka mahrem olanlar, aşkın ne olduğunu bilirler. Aşka layık olan, Hüda’ya layık olur. Aşk sözü, aşktan başkasına efsane gelir. Ona aşktan bahsetmek haramdır.” Ne dersiniz?

Aşık, maşuğunun sözünden başka bir söze ne kulak verir ne de dile alır. Neden? Çünkü Sevgiliyi bulmuş, o heryerde O’nunladır, O’nu dile getirir ve heryerde O’nu metheder. Şimdi bir aşığa, aşk hakkında akıl vermeye kalkarsak, onun o saf aşkını bulandırmış oluruz ve haram işlemiş oluruz. Ama eğer biz de aşkımızı dile getirirsek o zaman iki aşık bir oluruz ve aşkı beraber dile getiririz. Ve böylece aramızda çok güzel bir muhabbet doğar.

Misal olarak; Hazreti Mevlana ile Şems-i Tebrizi Hazretleri, üç ay boyunca halvet olmuşlardır. O halvet esnasında birbirlerine gönüllerini açmışlardır ve sayısız güzellikleri paylaşmışlardır. Aynı şekilde Hazreti Muhammed Efendimiz de gönlünü İmam Ali Efendimize açmıştır ve o güzellikleri onunla paylaşmıştır.

“Biz onların kalblerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı otururlar.” (Hicr, 47)

Mevlana’mız Hakk aşıklarının halleri ile ilgili bir kasidesinde çok güzel buyurur:

“Gecem karanlığı senin saçlarından aldı. Gündüzümün aydınlığı, parlaklığı da senin yüzünün nüurundandır. Yüzündeki örtüyü bir kaldırsan ay gökden yere düşer.

Güzelim, sen bir arslansın, bense senin eline düşmüş bir ahuyum. Senin esîrinim. Esîrin olduğum halde beni serbest bırakırsın diye ödüm kopuyor. Dünyada kurtulmaktan korkan bir avı, bir esîri kim görmüştür?

Uykumun yolunu kestin. Hiç olmazsa sevgin ile mest olma yolunu kesme! Beni herkesten, her şeyden ayırdın, barî kendinden ayırma!

Aşıklarının hepsi de dükkanlarını dağıtmışlar, kırıp dökmüşler. Uykunun, yiyip içmenin yolunu bağlamışlar. Bir köşeden çıkar gelirsin diye oturmuşlar, seni bekliyorlar.

Sana karşı bir kişinin ümidinin ne önemi vardır? Sen herkesin, bütün dünyanın ümidisin. Neden şarap elde etmeye çalışıyorsun? Sen kendin lütuf ve ihsan şarabısın.

Yusuf senin içinde. Neden Mısır’a gidip Yusuf arayacaksın. Perdeyi kaldır içeri gir de ne kadar güzel bir yüzün olduğunu gör!

Çalgıcı da senin içinde, başka yerde değil. Bedenin ney’den değersiz değildir. Can da ney üfleyenden aşağı değil!..”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.