MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (191)

Silivrikapı Mevlana Kültür Merkezi

Allah’a giden yol, yokluk yoludur diyorsunuz, ama Mevlevilikte de sikke, hırka ve tennure var, yani bunlar insana benlik ve gurur vermiyor mu, bunu açıklar mısınız?

Mevlevilikte zerre kadar benlik, gurur yoktur. Mürşid de, yolcu da hep Allah’ın ikramı ile yaşar, konuşur, susar. Mevlevilik, Hazreti Mevlana’yı tanıyarak, onun gibi olmaya çalışmaktır. Ayrım gözetmeden insanlık alemine hizmet etmek, Tanrı’dan söz etmektir. Mevlevilik hırkada, sikkede, tennurede değil, gönüldedir.

“Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamı ile ham ve eli boş olarak geri döner. Kardeş neredeydin? Hiçbir yerde. Ne pişirdin? Hiçbir şey! Müşteri ol da elim oynasın, gebe olan madenimden lâl doğsun. Fakat müşteri, gevşek ve soğuk bile olsa yine sen onu çağır. Çünkü böyle emredilmiştir. Doğan kuşunu uçur, ruh güvercinini tut. Dâvet yolunda Nuh’un yolunda yürü. Allah için hizmette bulun. Halkın kabul etmesiyle, ret etmesiyle ne işin var senin.” (Mesnevi, VI/840)

Onlar ancak simgelerdir. Mevlana o sikkede, hırkada durmuyor. Burası umutsuzluk kapısı değil, tamamen umut kapısıdır. Allah ile yaşayan hep umut içindedir, Allah’sız yaşayanın umudu çabuk biter. Allah dostları ile birlikte yola çıkıldığı zaman umutlar artar, umutsuzluklar azalır.

“Gidin… yeryüzüne Peygamber gelmiştir; ne istiyorsanız ondan isteyin, ondan elde edin. Değer biçilmez inciler istiyorsanız ‘Evlere kapılarından girin!’ kapı halkasını dövün, kapıda durun… gökyüzü damından sizlere yol yok! İhtiyacınızı bu uzun yoldan gideremezsiniz… biz, sırların sırlarını topraktan yaratılan kulumuza verdik. Hain değilseniz onun huzuruna gelin… boş kamışsanız bile onun himmetiyle şeker kamışı olun! O kılavuz, senin toprağından yeşillikler bitirir… bu, Cebrail’in atının nalından uzak bir iş değil! Bir Cebrail’in atının ayağına toprak olursan yeşillik kesilir, yenilenir tazelenirsin!” (Mesnevi, IV/3326)

Allah erleri daima tevazudadır, yokluktadır. Sözleri bilinçlidir, irşad eder. Tanrı’yı insan dışında tutmaz, daima Tanrı ile birleştirir. Hazreti Muhammed, muhabbetlerinde Allah’ın güzelliklerini sunarken, fakirle de zenginle de bir arada oturmuştur. Çünkü Allah’ın sınıf ayrımı yoktur. Nitekim Hazreti Mevlana da şöyle buyurur: “Din, dil, ırk, ayırd etmeden, kimsenin suçunu gözetmeden, bütün insanlık alemine sevgiyle, saygıyla bakmaya, hepsini kucaklamaya geldim.”

“Ey apaçık alemi aydınlatan güneş, gökyüzünde övülmüşsün sen… yer de seni tanısın, yeryüzünde de ebediyen övül! Övül de yere mensup olanlarda, yüce gök ehliyle gönülleri bir, kıbleleri bir, huyları bir olsunlar! Ayrılık kalksın, şirk ve ikilik kalmasın! Zaten manevi varlık da ancak birlik vardır. Benim canım senin canını tanıdı mı görüp geçirdikleri şeylerin aynı şeyler olduğunu hatırlarlar. Yeryüzünde Musa ve Harun kesilirler… sütle bal gibi güzelce birbirlerine karışır, kaynaşırlar.” (Mesnevi, IV/3827)

12

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.