Mısrâlarda Mânâ Okyanusu – 31

Mevlâna’dan yana…

Zaman ellerimizin içinde bir kuş,

Çırpınan, uçan bir kuş.

Uzun, büyük yıllar var aramızda,

Sen içimizde, sen esen rüzgârda,

Sen bir neyin nağmelerinde,

Biz kendimizi kaybedercesine dönerken,

Seni sevmek, senin olmak,

Sende kaybolmak tek emelimiz,

Yâ Hazreti Mevlâna, delicesine… <3

Mısrâlarda Mânâ Okyanusu – 30

Sevgili canlar…

Muhtaç olduğumuz ihtiyaçları,

Artık birer birer bulmak gerekir.

Hudutsuz ilmin önünde eğilip,

Her yönünden bilgi almak gerekir.

İlmi çok okuyup çok düşünmeli,

İnsanlar azminde çok güçlü olmalı,

İlmin her yönünden nasîb almak gerekir.

Bu Dede ne diyor dinle bakalım,

Biz de dünyaya bir ışık yakalım,

Sade aklımıza bunu takalım,

Her yönünden bilgi almak gerekir…

Mısrâlarda Mânâ Okyanusu – 29

Cihan sultanım, kâinat nurum,

Şahlar Şahım yâ Ali…

Sevenlerine kıblesin,

Muma ışık, alevsin,

Bir bitmez hikâyesin,

Söyle de söyle…

Sen âb-ı hayatsın,

Sen şekere tatsın,

Sen Allah’ın sırlarını bilensin,

Sen her zaman gülen,

Söyle de söyle…

Şahlar Şahı Ali’m,

Gam sana gerek değil,

Öfkeli yürek değil,

Al eline rebabı,

Bırak kavgayı dövüşü,

İmanına hamdolsun,

Gönlümüz neşe dolsun,

Söyle de söyle,

Şahım Ali’m… <3

Mısrâlarda Mânâ Okyanusu – 28

Nurlar nuru, iki cihan sultanı Mevlâna’m…

Bir can varsa candan içre,

Nurlar nuru o sensin Mevlâna’m.

Bir ten varsa tenden ateş,

O sensin Mevlâna’m.

Bir ruh varsa ruhtan özge,

O sensin yüce Mevlâna’m.

Bir aşk varsa aşktan efsun,

O sensin yüce Mevlâna’m.

Candan içre canım yoluna kurban,

Yüce Mevlâna’m.

Tenden ateş tenim şevkinde yandı,

İki cihan sultanı Mevlâna’m.

Ruhtan özge ruhum sana her an hasret,

Yüce sultanım Mevlâna’m.

Aşktan üstün aşkın kana boyandı,

Yüce Mevlâna’m…

Mısrâlarda Mânâ Okyanusu – 27

Pîrime, Hüdâvendigâr Mevlâna’ma canı gönülden sesleniş…

Merim Mevlâna’m,

Aşkımın ateşiyle tutuşmuş sanki ,

Türbende yanan kandillerin.

Ruhunda aradığını bulan ruhum,

Semâ ediyor şimdi çepeçevre,

Sonsuz güzelliğinde derin.

Ey Rûmî! 

Ben sen olalı, çılgınlığım sustu,

Ey Rûmî! Merim Mevlâna’m!

Ben sen olalı, kuzey güney,

Güney de kuzey oldu,

Kutub diğer Kutbu yarattı.

Yüce Pîrim Mevlâna’m,

Ahenksizlik akordlarda eridi,

Söyle, denizin atan nabzı kıyısında,

Dalgalanmayan tek körfez kaldı mı,

senin aşkından…

Söyle, senin yanında nanlamı olmayan,

tek bir söz kaldı mı…

Yüce Mevlâna’m, biricik sevgilim,

Senin aşkında raksetmeyen adım mı var…

Ey Rûmî! Yüce Mevlâna’m!

Bu semâ çemberinin ortası benim,

tâ ki ben sen olalı…

MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (59)

Gönül bağlı olduğu zaman, gönül bağlanan kişiyle, zaman zaman bağlantı kurulur mu?

Bir insan bir yere gönlünü bağladı mı, orayla rabıtada, devamlı orayla muhabbettedir. Oranın güzellikleri, gönül veren kişide kendini gösterir. Gönlüne başka şeyleri koyduğu zaman bağı kopmuş olur, o güzellikleri kaybeder. Bir yere gönül bağlandı mı, devamlı onunlasın, eğer güzel bir yerse, daima oranın güzellikleri sende tecelli eder. Kişi, oradan ayrılıp, sağa sola bakmayı, aklını dağıtmayı istemez. Çünkü bütün güzellikleri oradan alıyor, ismi üstünde gönül bağı. Rüyada da onunla, ayanda da onunla. Bir de gönüller karşılıklı olursa, o zaman her iki taraftan güzel sesler gelir, her iki taraf da huzur içinde olur. Hazreti Mevlana diyor ya, ses sağ elinde midir? Sallıyorsun, ses yok. Sol elinde midir? Onda da ses yok. İki el birbirine çarparsa, işte o zaman ses çıkar. Gönül bağlıyorsun diyelim onu gönlünde büyütüyor, onu yaşatıyorsun, onda gördüğün güzelliklerle yaşıyorsun. Karşı taraf da sana, senin gibi yüz tutarsa o zaman daha da güzellikler olur, bu sorulara da ihtiyaç kalmaz.

 

Yediyüz sene evvel Mevlana Hazretleri, “Ben maşukum” diyebiliyor. Bu nasıl oluyor?

O diyor. O’dur diyen. “Bugün Ahmed benim, dünkü Ahmed’in devri geçti. Yem ile beslenen padişah değilim. Bütün padişahlar, o padişahı arıyor. O padişah benim” diyor. Hazreti Mevlana’dır diyen. “Ben Cuma mescidi değilim, ben arşın mescidiyim. Benim için Cuma’ymış, Cumartesi’ymiş, Pazar’mış ayrım yok, hepsi bir. Ha şarap içip göğsü morarmış kişi, ezan okuyan er, ikisi de bende bir” diyor.
Nasıl korkusuz konuşuyor… o kadar Veliullah geldi, hepsine saygımız sonsuz, fakat hiçbiri, “Bugün Ahmed benim!” diyemedi. Hazreti Mevlana, yediyüz sene sonra Hazreti Muhammed’in bendesi olarak konuştu. Hazreti Mevlana, bütün dünyada Mevlana Muhammed Celaleddin-i Molla-i Rumi olarak zikredilir. Mevlana’lık, sadece ona verilmiştir.