MERAM’DAN SİLİVRİKAPI’YA HASAN DEDE SOHBETLERİ – 34/2

ALLAH’IN AKILA İHTİYACI YOK…🌹

Hasan Dede: Hazreti Mevlâna şöyle buyurur der ki: “Mahşeri görmek istersen gündüze bak, ahireti görmek istersen geceye bak.” 

Sakın geceyi mahşerle karıştırmayın. Gündüz işine gücüne koyuldun, daldın dünyalık peşine, şimdi gece oldu mu da dön Yaratanına, onunla bir pazar kur, mahşerin sıkıntısını geceye taşıma. İnsanı en çok korkak yapan, vücutta titreme, ürperti yapan, sıkıntı veren ne varsa hepsinin sebebi nefstir. Hiçbiri iman edilen yerin ürünü değillerdir. Bu yol kolay bir yol değildir, ama karınca misâli olsa da yine yol alınır. 

Bir hikâye var; bir karınca niyet etmiş Hacca gidecek, ona demişler, sen bu hâlinle nasıl varırsın Hacca? Karınca da demiş, bir kervan Hacca gidiyor ya, ben de o kervanda birinin heybesine takılırım, onlarla belki Hacca varırım.

Bizler de ne kadar kendimizi doğru yola sevketmeye çalışırsak, bakarsın belki bir gün bir yerlere varırız. 

Bir gün Hazreti Mevlâna’ya sormuşlar, “Bir insan bu güzelliklere nasıl erer?” Mevlâna şöyle cevap vermiş: “Mıknatısın vazîfesi iğneleri kendine çekmektir, sen de belki bu hayatta bıçak gibisin, her şeyi kesip biçiyorsun; senin de bir gün mıknatıs gibi olman için, kendini o mıknatısa sürtersen, bakarsın sana da bulaşır mıknatıslık, sen de başlarsın iğneleri çekmeye.” 

İşte bizlerde de ne kadar benlikler, senlikler varsa, eğer Hazreti Mevlâna’nın, selâm olsun üzerine, güzel huylarıyla huylanmaya kalkarsak, bize de o güzellikler bulaşır, o zaman bizler de güzel birer insan olmaya yola koyuluruz. Ama eğer Mevlâna sadece dilde, gönülde yok ise, Muhammed dilde, gönülde yok ise, Mürşid dilde, gönülde yok ise, bizler ne zaman büyüyüp olgun bir insan olacağız? Günler hızla geçip gidiyor. Günler olmuş saat, haftalar olmuş gün, yıl olmuş ay, ömür elden gidiyor, gün gelecek kapı çalınacak, o zaman hangi yüzle çıkacağız karşısına? 

İşte Hazreti Muhammed Efendimiz, selâm olsun üzerine, bir akşam vitr-i vâcib namazının 13. rekâtını edâ ederken, perde kalktı gözünden ve bütün bu âlemin, hattâ yanında bulunanların dahî hakîkatte kim olduklarını gördü ve o zaman, “Yâ Rabb, sana sığınırım” buyurdu. 

Yine Hazreti Mevlâna’mızın güzel bir seslenişi var, şöyle der: 

“Akıllı geçinen bir kişi, bir Allah muhabbetinin peşine koşmaz da, bir küfürbâz koşarsa, küfürbâz benim için o akıllı kişiden daha hayırlıdır.” 

Akıllı geçinen kalmış akılda, küfürbâz olan küfrünün farkına varmış nâdim olmaya çalışıyor, bu durumda küfürbâz elbette ki daha hayırlıdır. Allah’ın akıla ihtiyacı yok, O zaten Küll-i Akıl’dır.

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

SENDEN YİĞİT VAR MI BU ALEMDE?..

Biz her zaman deriz ki: Tedbiri elden bırakmayacaksın, her zaman en güzel şekilde tutacaksın. Ondan sonra Allah’a emanet edeceksin.

Hazreti Ali’ye sormuşlar, “Senden yiğit var mı bu alemde?”

“Var” demiş.

“Kimlerdir?” diye sormuşlar.

“Bir kişi odaya çekilmiş, ıstırahat ediyor, uyuyor, ama oda kapısını açık bırakmış. O benden yiğittir.”

Gelir biri, yolsuz kalmıştır. Onun on lirasını cebinden almak için, vurur kafasına uykuda, bayıltır, alır parayı gider.

“İkincisi” diyor Hazreti Ali, “ayakkabılarını silkelemeden giyen. Bu da benden yiğittir.”

Ya bir akrep girer, ya bir yılan girer. Çünkü onlar öyle dairelerde oturmadılar, basit evlerde oturdular. Rutubette akrepler bulunur. İster misin, seni bir akrep sokar, işte zehirlendin. Başına iş aldın.

“Üçüncüsü” diyor, “At ile köprüyü geçerken, köprünün ayaklarına bakmadan geçen. O da benden yiğittir.”

Bakmıyor köprünün ayaklarına, taşır mı seni geçerken taşımaz mı. Bakarsın atla beraber dereye düşersin.

Hazreti Ali Efendimiz bu sözleriyle aklını kullanmayanları çıkartıyor ortaya. Bu sözleri, bindörtyüz küsur sene önce sarfetmiş, ama bugün de hâlâ devam ediyor insanlardaki bu hâller.

Şimdi bizim dışımızda, muhabbetler esnasında, konu biraz ileriye gitti mi, derler ‘Gerisini Allah bilir.’ 

Ama biz öyle demiyoruz. Biz diyoruz ki, ‘Allah, insanla bilir, insanla bildirir.’ Çünkü Allah, insan dışında değildir.

Akıl, insana verilmiş en büyük nimet. O yüzden, her zaman aklını kullanacaksın, tuzaklara düşmeyeceksin.