
Bayati ayininin üçüncü selamında, “Küfre gark oldu da nur-u Muhammed erişti, beka davulu çaldı, daimi mülk erişti” diyor. Bunun anlamı nedir?
Onu yazan Dede kendini tevazuda tutarak, bilerek bilmeyerek birçok hatalar yaptım ama senin rahmetin hatalarımdan çok büyük beni temizliyor, diyerek ona sığınıyor. Bunlar tevazu sözleridir. Onlar günahlardan, hatalardan kaçındılar. Fakat sevgilisine karşı ben temizim, hiçbir suç işlemedim, derse benlikle çıkmış olur. Günahım çok, senin rahmetin daha çok diyerek Rabbine boyun büküyor. Rabbi de büyüklüğünü gösteriyor, ona daha fazla yüz tutuyor.
Bayezid-i Bistami Veli Hazretlerine gelen iki kişi, muhabbet esnasında, “Biz otuz senedir arkadaşız, birbirimizi hiç incitmedik” dedikleri zaman, Bayezid Bistami Veli, “Kavga etseydiniz, birbirinize daha güzel dost olurdunuz, siz münafıksınız” demiş.
Neden böyle diyor? Menfaat var. Eğriyi de doğru görüp söylemeyerek birbirlerine ihanet etmişler. Bu yüzden aralarında kavga olmadığı için, Bayezid-i Bistami Hazretleri hoş görmemiş.
O çok günahım var, dedi, biz de şimdi günah işleyelim Allah affetsin, diye düşünmek de büyük hatadır. Çünkü insan bilmeyerek de günah işler, benliğe kapılır, ummadık yerde onun bunun arkasından konuşur, elinde olmadan günaha girer. Kendi hesabını ölçmüş, ayini yazmış diyelim. Onun rahmetinde her şey temizliğe kavuşur.
Hazreti Mevlana’mızın kasidesinde buyurduğu gibi…
“Ey gökleri aydınlatan ilahi çerağ, ey yeryüzünü nurlandıran Allah’ın rahmeti benim dertli halimi gör, feryadımı, iniltilerimi dinle, işit!..
Yüzlerce beladan kaçtım, senin merhametine, inayetine sığındım! Merhamet elini başıma koy, beni okşa; yahut iyilik ve ihsan eteğini aç, iyilikler saç!..
Ya benim muradımı ver, isteklerimi kabul buyur, yahut bu murad ve istek duygusundan beni kurtar, bu dünya duygularını, isteklerini benden al! verdiğin lütuf sözlerini yarına bırakmaktan vazgeç, geciktirme; bugün vadini yerine getir! Ya öyle yap, ya böyle yap!..
Ey Nebiler Sultanı! Ya, ‘Şüphe yok ki Biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir’ kapısını aç da, yüzlerce zevk u safa gülistanları, yüzlerce neşe yaseminleri seyredeyim.
Yahut, ‘Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?’ ayetinin ilhamlar taşan memba’ından su, şarap, süt ve bal, bu dört çeşit lütuf, iyilik, ihsan, aşk manevi ırmaklarını gönlüme akıt, feyizlerle coşayım!
Ey Senayi, ey büyük Veli; yürü! Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin mübarek ruhundan meded, yardım iste; ‘Mustafa, alemlere rahmet olarak gönderilmiştir!’..”