MANEVİ MENKIBELER – 81

SEN BENİM IŞIĞIMSIN…

Ay’ın her tarafı ışıklandırdığı mehtaplı bir yaz gecesinde, Hazreti Mevlana yürüyüşe çıkıyor. Yolda yürürken bir değirmenin başına geliyor. Değirmen taşı dönüyor, döndükçe buğday tanelerini ezip öğütüyor.

Mevlana bir süre tefekkür ettikten sonra, “Ya Rabb!” diyor, “Ben ne suç işledim ki, bu cihanı bana değirmen taşı yaptın, beni de bir buğday tanesi. Bana bu ıstırapları, bu çileleri veriyorsun, benden ne istiyorsun?”

İçindeki Rabbinden nidâ geliyor, “Ey benim Efendim Celâleddin! O buğday tanesini değirmen taşının altında ne ile görüyorsun?”

“Ay’ın ışığıyla görüyorum.”

“Demek ışık da girmiş değirmen taşının altına. Peki değirmen taşı ışığa bir zarar veriyor mu?”

“Hayır ya Rab, vermiyor.”

“Bu alemde buğdaydan maksat senin vücudundur, ıstırap çeken ise nefsin. Gönlün bana bağlıysa, sen de o ışığa benzersin, ıstırap çekmezsin. Sen benim ışığımsın. Ben seni bu aleme, beni yâd etmen ve benden bu insan toplumuna ışık tutman için gönderdim.”

Gerçek yaşamı, yani kimliğinizi bulmak istiyorsanız, kendi içinize bakmak zorundasınız. Çünkü Tanrı saltanatı sizin içinizdedir.

Şiir:

Az yaşa çok yaşa, akibet bir gün gelecek başa, 

Bu dünya bir değirmen taşıdır, daim döner, 

İnsanoğlu bir fenerdir, bir gün gelir söner, 

Ehl-i iman sahibi, iman ettiği yer ile,

Dünya durdukça yaşam sürer…