MANEVİ MENKIBELER – 8

Büyük lokma ye, büyük söz söyleme…

Büyük Nazif Dede çok kibar bir zat. Fasih Dede de çok harabat olduğu için, onu hep yanından uzaklaştırırmış, “Hadi git” dermiş, “yaklaşma yanıma.”

Allah’ın işine bak, gün geliyor Fasih Dede vefat ediyor.

Cenab-ı Mevlâna, mânâda Mevlevîhane’ye geliyor. “Benim aşığım” diyor, “Fasih Dede yürüdü bana, gölgesi kaldı bu alemde. Selâmımı iletin Nazif Efendi’ye, onu çeyizlesin.”

İstemiyor ya onu Nazif Dede, şimdi Allah’ın işine bak, ona gönderiyor Fasih Dede’yi yıkasın temizlesin. 

Nazif Dede geliyor Galata Mevlevîhanesi’ne düşünceli düşünceli, hemen canlardan biri çıkıyor huzuruna, “Efendi Hazretleri” diyor, “sizlere ömür, Fasih Dede Hakk’ın rahmetine ulaştı.”

Nazif Dede, “Biliyorum biliyorum” diyor, “ve bana yükledi onu temizleyeyim.”

Nazif Dede Hazretleri çeyizlemiştir Fasih Dede’yi.

İnsanlar hiçbir zaman büyük laf söylemesin, ne derler… büyük lokma ye büyük söz söyleme. Eğer Nazif Dede o hizmeti yapmasaydı çıkamazdı Mevlana’nın huzuruna. Bunlar hep yaşanmıştır.

MANEVİ MENKIBELER – 6

Getirir, burada secde ettirir…

Büyük Nazif Dede Hazretleri, eğitimliydi, yedi lisan bilirdi. Ama Padişah sözü dinlememiştir. 

O devirde hükümdar, III. Selim, kalkıp vezirine diyor ki: “Mevlevi dergahlarının hepsine haftada birer gün izin verelim, öyle gelişi güzel sema meydanı açmasınlar.” 

Bütün Dedeler Padişahtan çekiniyor, fetvaya uyuyor, Büyük Nazif Dede uymuyor. Perşembe de yapıyor, Cumartesi de yapıyor. Bazen haftada yedi tekkede birden hizmet veriyor. Böyle deli dolu, aynı zamanda çok da heybetli bir Efendi Hazretleri. Hüseyin Fahreddin Dede’nin babası. 

Padişah işitince Büyük Nazif Dede’nin fetvaya uymadığını hemen vezirini çağırıyor, “Yahu bu söz dinlemiyor” diyor, “hizmetlere devam ediyor, bir fetva çıkaralım, ceza verelim!”

Vezir hemen, “Aman sakın şevketlim” diyor, “ister misiniz bir Evliya sıfatında olur da, sizin de benim de yedi sülalemiz helak olur. En iyisi, gidelim bir akşam bakalım. Eğer bizim bulunduğumuz gece bir gayrimüslim gelir de Hazreti Muhammed’i tasdiklerse, anlarız ki Evliya sıfatındadır, o zaman ona dokunmayız.” 

Padişah, veziriyle birlikte geliyorlar, oturuyorlar yukarda dergahın mahfilinde. Aşağıda da Büyük Nazif Dede Hazretleri açmış sema meydanını, coşmuş mutrib, semazenler… 

Derken, izleyenler arasından bir Fransız 3. selamda cezbeye kapılıyor, kendinden geçiyor, “Allaaah” diye bağırarak atıyor kendini sema meydanına ve sonra da geliyor Büyük Nazif Dede’nin ayaklarına kapanıyor, secde ediyor. 

O secde edince, Büyük Nazif Dede hiçbir şey demeden dönüyor Padişaha ve dikiyor gözlerini, “Ey Hünkâr” diye sesleniyor, “sen ülkenin Hünkârıysan, Cenab-ı Mevlâna cihanın Kutbu’dur. Bak Fransa’dan getirir, burada secde ettirir.” 

Öylece kalıyor III. Selim, bir daha da Büyük Nazif Dede’nin arkasından laf söylemiyorlar. İşte böyle bir zat-ı şerif…