MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (169)

Hazreti Mevlana, Mesnevi’sinde şöyle buyuruyor: “Mustafa, çok sıkılıp daraldığında kendisini damdan atmaya kalkardı. Ne zaman öyle bir hal gelirse Cebrail ona yetişir ve, sakın yapma sabret, derdi.” Bunu açıklar mısınız Hasan Dede? Bizler de zaman zaman sıkıntılara düşüyoruz, bu sıkıntılardan kurtulmak için ne yapmalıyız?

Hazreti Peygamber Efendimizin, kendisini Hira Dağı’ndan aşağı atmak istemesinin sebebi çok büyük bir yük yüklenmiş olmasıydı. Kendisine gelen vahiyleri insanların anlamasını sağlamak zorundaydı. Peygamber Efendimizin o hallerinde kendisine en çok yardım eden, onu teselli eden Hazreti Hatice idi. Hazreti Hatice annemiz, Peygamber Efendimizin çok sadık bir eşi ve aynı zamanda en yakın dostuydu.

Hazreti Ali Efendimiz de Hazreti Resulallah gibi aynı yükü taşımaktaydı. Onun da namazını ele alalım: O, daha kıyamda dururken çocuk gibi ağlar, gözyaşları yanaklarından sel gibi akardı.

“O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalblerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin ordular Allah’ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih, 4)

“Şüphesiz Allah, ağaç altında sana biat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih nasip etmiştir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih, 19)

Onların çektikleri bu sıkıntılar Allah’ı yüklendikleri içindi, oysa bizim çektiğimiz sıkıntılar kendimizden haberimiz olmadığımız içindir. İnsanın kalbi bile Allah’ı zikreder, oysa insan başka şeyleri zikretmektedir, kendilerine vakıf değildirler. İşte mürşid-i kamiller de sizi size söylemek için mükelleftirler. Ama sizler buna rağmen hatalara koşarsanız o zaman kimse Allah’ı bundan mesul tutamaz, ancak kendinizi mesul tutabilirsiniz.

“Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkar, başka bir günahkarın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.” (İsra, 15)

“Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit olsun, siz de insanlara şahit olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!” (Hac, 78)

Toplum içinde bazı kişiler birbirlerine kızdıkları vakit, derler, Allah cezanı versin, Allah belanı versin… İşte Hazreti Mevlana’nın buna çok güzel bir cevabı vardır: “Allah, baştan aşağı rahmettir. O, kimseye ceza vermez. Misal isterseniz Hazreti Muhammed’e bakın; Taife halkını İslam’a davet etmeye gittiğinde, halk onu taşa tuttu. Attıkları bir taş alnına isabet etti, dizleri üzerine çöktü, mübarek yüzü hep kanlar içinde kaldı. Hemen o anda içindeki Rabb’i ona şöyle seslendi: “Ey benim Habibim Muhammed! Dile benden ne dilersen, sana yapılan bu cefalara ben tahammül edemiyorum.” Hazreti Muhammed Efendimiz bu sesi duyunca kaldırdı ellerini ve şöyle buyurdu: “Ya Rab! Ben gelmedim bu alemi yok etmeye, ama mademki benden bir şey dilememi istiyorsun, bu Taife halkına hidayet ver de benim ne için geldiğimi anlasınlar.” Taife halkının kendisine yaptığı onca zulüme rağmen Hazreti Muhammed onlar için yine dualarda bulunuyor, isyan etmiyor… O, Allah’ın varisiydi. İnsan suretini giyerek bu aleme geldi ve her türlü işkenceye rağmen hep rıza kıldı.

“Kur’an’ı ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü Cebrail öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken surete girip doğruldu.” (Necm, 7)

“Şimdi ise Allah yüküzünü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa ikiyüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde sabırlı bin kişi olursa, Allah’ın izniyle ikibin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfal, 66)

Allah, hepimize akıl vermiştir, bu aklı güzel kullanmak lazım. Yani yorganın dışına çıkmamak gerekir, aksi takdirde üşürsün. Ama insanlar Allah’ın verdiği o akılı güzel kullanmadıkları için ne oluyor? Sıkıntılar başlıyor, yaptıkları işlerde sıkıntılar yaşıyorlar.

“Allah, iki adamı da misal verdi: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye gücü yetmez, efendisine sadece bir yüktür. Nereye gönderse olumlu bir sonuç alamaz. Bu, adaletle emreden ve doğru yol üzere olan kimse ile eşit olur mu?” (Nahl, 76)