İMAM ALİ EFENDİMİZDEN ÖĞÜTLER – 71

“Eğer bir seyahate çıkarsanız gittiğiniz yerlerin âdetlerine uyunuz.”

Cenab-ı Mevlana’nın da bizlere ne güzel bir nasihatı var: Bir topluluğa kendini karınca gibi küçük görerek, başın kesik git. Oradaki sohbette, sözler gerçeği yansıtmıyorsa, zaman boşa geçmesin, arslan gibi kükre hakikati sun, bari birkaç kişi faydalansın. Öyle eyvallah deme, söylenenler boşsa, illallah de konuşmaya başla.

Fakat tevazuyu da elden bırakma, daima yoklukta dur. Çünkü Adem sıfatında hem Hazreti Muhammed, hem Ebu Cehil var. Biri benlikte, küfürde; öbürü hep tevazuda, lütufda. Allah erleri daima tevazudadır, yokluktadır. Onların her sözü bilinçlidir, irşattır. Allah’ı insanın dışında tutmaz, daima birleştirir.

Çünkü insan, yeryüzünde Allah’ın temsilcisidir.

Yine Mevlanamız diyor ki: “Eğer insanlık mertebesine ermişsen, bil ki sen kainatsın, kainat da sensin.” Onun için Mevlana, “Küfrü iman bilen bendendir, iman bilmeyen benden değildir” diyor. Hepsi insanın nefsinin suretleridir. Bilmeyenleri hor göremeyiz. Bizim vazifemiz herkese el uzatmak, herkese güler yüz tutmaktır. Eğer hor görüp bırakırsan, sen mertebene ermemişsin demektir.

Peygamber Efendimiz, bir hadisinde, “Kul gibi yerim, kul gibi otururum” diye buyurur. Peygamber Efendimizin, bu sözleriyle bizlere anlatmak istediği, kendisinin toplum içinde veya değilken bile, kibirli bir duruş ve ulu bir tavır içinde olmaktan sakındığıdır.

Kul olmakla ilgili Cenab-ı Mevlana şöyle buyurur: “Ben varlığı yoklukta buldum, onun için varlığı yokluğa feda ettim. Padişahların hepsi kendilerine karşı alçalana alçalırlar. Bütün halk, kendisine sarhoş olanın sarhoşudur. Padişahlar, kendilerine kul olana kul olurlar. Halk umumiyetle kendi yolunda ölenin yolunda ölür. Dilberler, aşıkları canla başla ararlar. Bütün maşuklar aşıklara avlanmışlardır. Allah dedi ki: Ey haramdan, şüpheli şeylerden sakınan! Kullarımın arasına gir ki bu suretle beni görme cennetine erişesin.”

MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (96)

Osmanlıların ataları Orta Asya’da kadına büyük değer verirlerdi. Neden bugün böyle değil?

Osmanlı’nın ataları Türk’tür. Ancak, Osmanlı’da bir dönemden sonra Sultan Vahdettin’e kadar kadına değer verilmedi. Biraz hakikati görselerdi bu değişmezdi. Misal olarak; Galata Mevlevihanesi’nde kadın mahfilde sema etmiş. Neden? Şeyhülislamın hükmü. Şeyhülislam nereye bağlı? Padişaha. Artık sık sık tartışılıp, bazı hakikatler sunulmasına rağmen, bugün hala bu önyargılar devam ediyor.
Malesef, bazı kişiler kendi kültürüne sahip çıkacağı yerde, Arap kültürüne özeniyorlar. Türk’ün kendine göre bir kültürü vardır, ne Arap’a uyar, ne Acem’e. Kişi başka kültürlere ayak uydurmaya kalkarsa, özünü kaybeder.
Yüce Mevlana diyor ki: “Ey insan, ne gördüysen bu alemde senden dışarı değil, ne istersen iste kendinde iste, çünkü sen her şeysin.”
Hacı Bektaş Veli de, “Allah’ı Mekke’de, Medine’de, Yemen’de, Kudüs’te arama. O can içinde Canandır. Bütün kainat O’nunla diridir” der. Hepsi bu kadar açık konuştular.
İmam Hüseyin, Kerbela’da şehit olmasaydı, tüm İslam alemi maddeye yönelecekti. Ehlibeyt daima manaya yönelmiştir.
Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri, Hüdavendigar Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, insana bakışları, birlikçi sözleri ile topluma tanıtılsa toplum çok çabuk aydınlanır. Hazreti Mevlana’yı tüm dünya tanıyor. Bugün dünyada birçok kişi Mesnevi okuyor. II. Dünya Savaşı’nda kiliselerde İncil’den teselli bulamadılar, Nicholson’ın çevirisi Mesnevi’yi okudular, onunla teselli buldular.

 

Mevlana, “Dünya benim tekkem, alemler medresem” derken neyi anlatmak istedi?

Her varlığa bakıyorum, oradan ilim tahsil ediyorum, demek istedi. Hazreti Muhammed, anne karnındayken babası Hakk’a yürüdü. Dedesi Abdülmuttalib’in himayesinde büyüdü. Daha dört yaşındayken Mekke’de susuzluk olmuştu, yağmur yağmamıştı. Kuarklık nedeniyle ekinler kuruduğu için yağmur çıktılar. Dedesi ona, “Sen de dua et” dedi.
Hazreti Muhammed, başını kaldırıp göğe nazar edince gökyüzünü bulutlar kapladı, öyle bir yağış oldu ki yedi sene Mekke ve Medine’de bereket oldu.
Hazreti Muhammed’e dediler ki: “Sen anasız, babasız büyüdün, seni okutacak bir ağabeyin de yoktu. bu güzel sözleri, bu güzel bilgileri nereden öğrenip sunuyorsun?”
Hazreti Muhammed, “Okula gitseydim ancak sizin gibi konuşabilirdim. Benim öğretmenim Allah, ilmim sevgidir” diye cevap verdi. Allah, ümmiliğini Hazreti Muhammed’den gösterdi.