MANEVİ MENKIBELER – 74

BAŞKASINA MEDİH OLAN SÖZ SANA ZEMDİR…

Size Mesnevi-i Şerif’den şöyle bir hikaye anlatayım… 

Musa Aleyhisselam, bir gün tek başına dağlarda dolaşırken, uzaktan yoksul ve yanlız bir çoban görüyor. Çoban oturmuş dizüstü, ellerini açmış dua ediyor. Çobanın bu hali Musa’nın çok hoşuna gidiyor, yaklaşıyor çobana. Çobanın duasını duyunca şaşırıyor. 

Çoban Rabbine yalvarıyor, “Kurban olduğum Allah’ım” diyor, “Seni ne kadar severim, bir bilsen. Ne istersen yaparım, yeter ki Sen iste. Sürüdeki en yağlı koyunu kes desen, gözümü kırpmadan keserim Senin için. Koyun kavurması güzeldir. Allah’ım, kuyruk yağını da alır pilavına katarsın, tadına yenmez olur…”

Musa daha da kulak kabartarak çobana yaklaşıyor. 

Çoban duasına devam ediyor: “Yeter ki Sen dile, ayaklarını yıkarım. Kulaklarını temizler, bitlerini ayıklarım. Ne kadar çok severim ben Seni. Sana çok hayranım…”

Musa bunları duyunca öfkeden küplere biniyor, bağıra çağıra kesiyor çobanın duasını. “Sus, seni cahil adam!” diyor, “Ne yaptığını sanırsın? Allah pilav yer mi? Allah’ın ayakları mı var yıkayasın? Böyle dua olur mu? Külliyen günaha giriyorsun. Derhal tövbe et!..” 

Çoban, Musa’dan azarı işitince kulaklarına kadar kızarıyor, utancından yerin dibine giriyor. Bir daha böyle kendi kafasına göre dua etmeyeceğine yemin ediyor, gözyaşları döküyor. 

O gün akşama kadar Musa çobanın yanında durup ona bütün duaları ezberletiyor. Sonra, “Allah benden razı olur, iyi iş yaptım” diye düşünerek yoluna devam ediyor. 

Musa’ya o gece bir nidâ geliyor, Rabbi içinden sesleniyor, “Ey Musa!” diyor, “Sen bugün ne yaptın? Sen ayırmaya mı geldin birleştirmeye mi? O garip çobanı azarladın. Onun bana ne kadar yakın olduğunu anlayamadın. Ağzından çıkan lafı bilmese de, o çoban inancında samimi idi. Kalbi temiz, niyeti halisti. Biz kelimelere bakmayız, niyete bakarız! Kelâmlara bakacak olsak yeryüzünde insan kalmazdı! Biz çobandan razıydık. Başkasına medih olan söz sana zemdir. Ona bal olan sana zehirdir. Sen işittiklerini inkar ve küfür saydın ama bilsen ki bir kabahati varsa bile, ne tatlı kabahattır onun ki…” 

Musa hemen hatasını anlıyor, ertesi gün çobanın yanına gidiyor. Çobanı yine dua ederken buluyor, ama dünkü heyecanından, samimiyetinden eser yok. Öğretildiği gibi yakarmaya gayret gösteriyor, aman yanlış bir laf etmeyeyim diye takılıyor, kekeliyor, terliyor. 

Musa, çobana yaptığından pişman olup sırtını okşuyor ve diyor ki: “Ey dost, ben hatalıyım, ne olur affet. Bildiğin gibi dua et. Allah nazarında böylesi daha kıymetlidir.” 

Allah gönüle bakar; eğer senin gönlünde varsa Hazreti Muhammed, Ehli Beyt, Hazreti Mevlana, temiz bir niyetle gönlünü bağlamışsan ikrar verdiğin yere ve bir an dahi ikrar verdiğin yerin dışına çıkmıyorsan, işte o zaman sen her an ibadette sayılırsın. Temiz bir niyetle yapılan dualar, Allah katında mutlaka suret bulur ve güzellikler zuhura gelir.