Öğretmen vardır, yakar kandili…
Evlatlarımdan biri çıkarsa, güzel şiirler söylerse, güzel kasideler söylerse, ben ne yaparım onunla?.. İftihar ederim.
Bizler, başta Cenab-ı Mevlana, hepinizi ön safa almak isteriz, katiyyen arkalarda durmanızı istemeyiz.
Bakın, Konya’ya gittiğiniz zaman, Mevlana’nın önünde birçok kabir görürsünüz, Mevlana arkadadır. Neden arkadadır?..
Mevlana diyor ki, “Beni öğrenmek istersen Hüsameddin’e sor.” O diyor öbürüne sor; o da diyor öbürüne sor, hep öne gönderiyorlar. En sonunda da diyorlar, dirisini görmek istiyorsan, git kim bizi temsil ediyorsa onu bul, ona sor.
Bir baba, bir anne, istemez mi evladını güzel bir mevkide görsün? İster… Neden? O, güzel bir mevkide oldu mu iftihar eder onunla.
Misal olarak, ilkokul öğretmenleri vardır, halleri çok güzel. Onların yetiştirdikleri evlatları yarın bakmışsın profesör olmuş, tarihçi olmuş, matematikçi olmuş… Bu öğrenci yarın bir gün öğretmeniyle karşılaştığında ne yapar? Onun elini öper. Öğretmeni de okşar onun başını sorar, “Kimsin sen evladım?” Öğrencisi tanıtır kendini, mevkiini de söyler. İşte ilkokul öğretmeni duygulanır gözyaşı döker, onunla iftihar eder.
Öğretmenler vardır, yakar kandili, ondan sonra sen parlarsın, çalışırsın, güzel mevkiilere erersin. Hem öğretmenini yad edersin, onu her zaman şükranla anarsın, hem de bir çok kişiye de ışık yayarsın.