“Gıybet acizlerin işidir.”
Kin, inat, onun bunun arkasından konuşmak, bunlar insana yakışmayan şeylerdir. Pekala insana yakışan şeyler nedir? Hazreti Muhammed’i örnek alın; nasıl konuşmuş, nasıl yaşamış? Diğer Peygamberlere, Velilere bakın. Onların dilinde, isyan, küfür, benlik, onu bunu hakir görme, onun bunun arkasından konuşma var mı? Hiçbiri yok.
Size bir hikaye anlatayım: Davutpaşa’da bir camii inşa etmişler. Adını Etyemez Camii koymuşlar. O devrin padişahı merak ederek, “Bu adam hayat boyu et yemedi mi, et paralarını toplayıp camii mi inşa ettirdi? Bu camiinin adını neden et yemez koydu? Bunu öğrenelim” demiş.
Bu efendiyi saraya davet etmişler. Sofra kurulmuş, çorba da dahil olmak üzere yemeklerin hepsinde et varmış. Bu zat bütün yemeklerden yemiş. Bunu görünce, “Sen et yiyorsun, camiinin adını neden et yemez koydun?” diye sormuşlar. “Ben et yerim… Ben adem eti yemiyorum. Yani hiçbir konuda onun bunun aleyhinde konuşmadığım için bu camiiye et yemez ismini verdim” demiş.
Birinin arkasından konuşan en büyük günahı işliyor demektir. Bizlerin bütün amacımız gıybetten kaçınmak, Hazreti Muhammed’i, Hazreti Mevlana’yı güzel tahsil etmek, onların ahlakı ile ahlaklanmak, onların haline bürünmek, onların güzelliklerini benimsemek, kişiliğinden ayrılıp sevdiğin yeri kendinde kişilik kılmak olmalıdır. Eğer böyle davranırsak Allah katında iyi bir yere sahip oluruz.