Biz her zaman deriz ki: Tedbiri elden bırakmayacaksın, her zaman en güzel şekilde tutacaksın. Ondan sonra Allah’a emanet edeceksin.
Hazreti Ali’ye sormuşlar, “Senden yiğit var mı bu alemde?”
“Var” demiş.
“Kimlerdir?” diye sormuşlar.
“Bir kişi odaya çekilmiş, ıstırahat ediyor, uyuyor, ama oda kapısını açık bırakmış. O benden yiğittir.”
Gelir biri, yolsuz kalmıştır. Onun on lirasını cebinden almak için, vurur kafasına uykuda, bayıltır, alır parayı gider.
“İkincisi” diyor Hazreti Ali, “ayakkabılarını silkelemeden giyen. Bu da benden yiğittir.”
Ya bir akrep girer, ya bir yılan girer. Çünkü onlar öyle dairelerde oturmadılar, basit evlerde oturdular. Rutubette akrepler bulunur. İster misin, seni bir akrep sokar, işte zehirlendin. Başına iş aldın.
“Üçüncüsü” diyor, “At ile köprüyü geçerken, köprünün ayaklarına bakmadan geçen. O da benden yiğittir.”
Bakmıyor köprünün ayaklarına, taşır mı seni geçerken taşımaz mı. Bakarsın atla beraber dereye düşersin.
Hazreti Ali Efendimiz bu sözleriyle aklını kullanmayanları çıkartıyor ortaya. Bu sözleri, bindörtyüz küsur sene önce sarfetmiş, ama bugün de hâlâ devam ediyor insanlardaki bu hâller.
Şimdi bizim dışımızda, muhabbetler esnasında, konu biraz ileriye gitti mi, derler ‘Gerisini Allah bilir.’
Ama biz öyle demiyoruz. Biz diyoruz ki, ‘Allah, insanla bilir, insanla bildirir.’ Çünkü Allah, insan dışında değildir.
Akıl, insana verilmiş en büyük nimet. O yüzden, her zaman aklını kullanacaksın, tuzaklara düşmeyeceksin.