“Benim hayalimde, bağlılığını sürdürecek ve sırlarımı kalbinde -benden başkasına yer olmaksızın- saklayacak dosta yer var ancak.”
Eğer sen benim bilgilerimi, beni kalbinde yaşatırsan, benimle yola koyulursan; o zaman ben de seni kalbimde taşırım, kalbimde sana çok yer var, diyor Hazreti Ali Efendimiz. Kalp kalbe köprüdür, birbirini birleştirir. Hazreti Ali Efendimiz daima akla uygun sözler söyler.
Hüdavendigar Mevlana’mız da, Mesnevi-i Şerif’inin ilk 18 beyitinde, “Ayrılıktan parça parça olmuş, kalb isterim ki, iştiyak derdini açayım. Aslından uzak düşen kişi, yine vuslat zamanını arar. Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de. Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı. Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak her gözde, kulakta o nur yok. Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lâkin canı görmek için kimseye izin yok. Bu neyin sesi ateştir, hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!..” diye buyurmuyor mu?
Hakk’ın sırlarına büyük bir aşkla ve sevgiyle erilir. Hakk her şeyin üstünde tutulur, gün gelir, hiç akıl girmez tereddütler olmazsa, o kendiliğinden ikrama çıkar.