MANEVİ MENKIBELER – 63

FARABÎ HAZRETLERİ’NİN UD’U…

Ud, Farabî Hazretleri’nden meydana gelmiştir. Udla Hakk’a nağmeler söylemiştir.

O devrin bilginleri Farabî Hazretleri’ne dil uzattılar. Farabî, “Bu udun çalınmasının helal mi, haram mı olduğunu anlamak için bir imtihana sokalım. Şeyh’ül İslam’ın devesini on gün aç bırakın, ben bir ağaç altında ud çalarken siz bir tekne hamur getirin ve deveyi çıkarın. Eğer deve hamuru yerse, ben udu kıracağım, sizin fetvanızı kabul edeceğim. Eğer hamuru yemez, udu dinlerse, o zaman bakın müzik hayvana tesir ediyor, siz ondan daha hayvansınız” diyor.

Farabî Hazretleri, Hakk’a güzel sözler söyleyerek udu çalmaya başlıyor. Dışarı çıkartılan deve, başını kaldırıp dinlemeye başlıyor, hamura saldırmıyor. 

Rivayete göre udun sesi durduktan sonra, on dakika kadar daha deve hamuru yememiştir.

Bir Mevlevi dervişinin Allah’a karşı ibadetinin nasıl olduğunu görmek için dünyanın her yerinden binlerce kişi kilometrelerce yol katedip Mevlevihane’ye geliyor. Çünkü, ‘İslam’da saz çalınmaz, haramdır’ diye duymuşlar. Halbuki, Hazreti Muhammed, Mekke’den Medine’ye göç ettiği zaman Medine halkı, Hazreti Muhammed’i bendirlerle, kudümlerle karşılamıştır. 

Hazreti Muhammed’in bendesi Hüdavendigar Mevlana müziği korkmadan sıkılmadan kullandı. Kur’an’ın özüne sahip olduğu için hiçbir bilginin onun karşısında duracak gücü yoktu.

Beyit:

“Getir meclisimize çalgıyı, kerem sahibi ol bize karşı, kerem sahibi; hasta gönüllerin mahallesinde merhametli davran, merhametli.”

MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (38)

Hazreti Mevlana’nın sevgi çağrısı ve İslam’ın gerçeği… (devam)

Ud da, Farabi Hazretlerinden meydana gelmiştir. Udla Hakk’a nağmeler söyledi. O devrin bilginleri Farabi Hazretlerine dil uzattılar. O da, “Bu udun çalınması helal mi haram mı bir deneyelim. Şeyh’ül İslam’ın devesini on gün aç bırakın, on gün sonra bir ağaç altında ben udu çalayım, siz de deveyi çıkarın ve bir tekne hamur getirin. Eğer deve hamuru yerse, ben udu kıracağım, sizin fetvanızı kabul edeceğim. Eğer hamuru yemez dinlerse, o zaman bakın hayvana bile tesir ediyor, siz de ona göre fetvanızı verin” demiş.
Farabi Hazretleri udu çalıp, Hakk’a güzel şeyler söylemeye başlayınca deve başını kaldırıp, dinlemeye gelmiş. Hamura dokunmamış. Rivayete göre udun çalması durduktan on dakika sonra deve hamuru yemeye başlamış.
Hazreti Mevlana ney üflemedi. Onun kullandığı saz rebabtı. Hazreti Mevlana’nın neyzeninin adı Hamza Dede’dir. Hamza Dede vefat ettiği zaman Cenab-ı Mevlana birinin muhabbetindeymiş. Hamza Dede’yi gaslhaneye çıkarmışlar. Hazreti Mevlana’dan izinsiz yıkayıp, haber vermişler.
Cenab-ı Mevlana’nın, “Hayır, Hamza Hakk’a yürümedi” demesi herkesi çok şaşırtmış.
Hamza Dede’nin başucuna gelip, “Ey Hamza! Destur almadan nasıl yola çıktın? Hadi kalk o neyi bir daha konuştur, sonra yola çık” der demez, Hamza Dede ruhuna kavuşmuş. Hazreti Mevlana önde, o arkada başlamış ney üflemeye. Semahanede, Hazreti Mevlana bir müddet sema ettikten sonra, “Her iş tamamlandı” deyince, Hamza Dede teneşire gidip, bir Hu çekip ruhunu teslim etmiş.
Cenab-ı Mevlana, Hamza Dede’nin neyini de kabrine koymuştur. Dünyada onun gibi ney üfleyen yok.
Hazreti Mevlana, sazları zikretmeye koymuş. Ayin icra edilirken semazenler kendinden geçerek sema haline girerler. Bütün dünya gelip, onların başları dönmeden, dakikalarca sema etmelerine bakıyor. Bütün sazlar buradan çıkmadır. Hatta org önce Galata’da Mevlevi Dedeleri tarafından tahsil edilmiş, ondan sonra kiliselere girmiştir. Mevlevilik, sazıyla, sözüyle, semazenleriyle, her şeyiyle zengindir.