HAZRETİ ALİ’DEN ÖĞÜTLERLE HASAN DEDE SOHBETLERİ – 14

🌹“Atım arka bacağından yara almaz savaşta, yaralanırsa göğsünden yara alır.”

Hazreti Ali

Bundan daha güzel daha açık ne ararsın?.. Ali kaçmadı ki kimseden, arkasından bir ok atsınlar, atını bacağından vursunlar ya da kalçasından. Hep önde gitti, hep şahlandı atıyla. Atım yara alırsa göğsünden yara alır diyor, almaz arkasından. Arka çeviren bir zât değil o, şahlanan bir zât. Kendisinin ne kadar iman dolu bir kişi olduğunu, ne kadar korkusuz bir kişi olduğunu söylüyor burada Hazreti Ali.

Bakın Kur’ân’da çok güzel bir âyet vardır, şöyle buyurur: “İman edenler ancak, Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.” (Hucûrat, 15)

Herkes bir yere kadar Hazreti Peygamber için hizmetlerde bulundular ama bir zaman geldi geri adım attılar. Ama Hazreti Ali Efendimiz, hiç geri adım atmadı, hep ön saflarda savaştı, yeter ki Hazreti Muhammed’e bir zarar gelmesin, O’na bir kılıç, bir ok isabet etmesin diye hep kendini O’na siper etti.

Hazreti Ali’nin bir lâkabı vardır: Allah’ın arslanı. Fakat hakîkatte o, Hazreti Muhammed Efendimizin arslanıdır. Arslan, ateşten kaçar ama bu arslan öyle değil, o hiç sakınmaz, ateşe de dalar Sevgilisi için.

Nitekim Hazreti Muhammed, bir hadîsinde şöyle buyurur ve der ki: “Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr – Ali’den daha yiğit er, Zülfikâr’dan daha keskin kılıç yoktur…”

Hüdâvendigâr Mevlâna da şöyle bir açıklamada bulunur: “Hazreti Ali’nin Zülfikâr’ı ne kadar keskinse, ilmi ondan daha keskindir.”

Hazreti Ali, çocukluğundan itibaren Hazreti Muhammed Efendimizin eğitiminde yetişti. Hazreti Muhammed kırk yaşında, Peygamberliğini ilan ettiği zaman Hazreti Ali yirmi yaşlarındaydı. 

Hazreti Muhammed’in Allah’ın güzelliklerini yâd edişi, çok hoşuna gittiği için bir gün ona sordu, “Yâ Resûlallah” dedi, “Sen, Allah’tan çok güzel teblîgat veriyorsun, O’nu çok güzel anlatıyorsun, neden şimdiye kadar halkı, Hakk’a davet etmedin?” 

İşte Hazreti Muhammed’in verdiği cevap: “Ben doğuştan hem nebîyim hem velîyim… Dini beraber yayalım diye seni bekledim yâ Ali!”

Hazreti Ali, Hazreti Muhammed’e olan imanından aldı gücünü ve her zaman O’nun yanında yer aldı, O’nu canı pahasına korudu. Dikkat ederseniz Zülfikâr, iki başlıdır, ama gövdesi birdir; Hazreti Muhammed ile Hazreti Ali de iki görünürler ama hakîkatte onlar bir nûrun bir rûhun vârisleridirler.

(Hazreti Ali’nin 100 Öğüdü)

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.