AŞK VE İMAN – 10

Hazreti Mevlâna, Mesnevî’de “Aşk için bir sevgili lâzım” diye buyurur ve şöyle devam eder:

“Bu tıpkı şuna benzer: Gündüze nasıl güneş lâzımsa, aşka da sevgili lâzım. Güneş o yüze perde gibidir. Perdeyle sevgilinin yüzünü farkedemeyen, güneşe tapar. Ondan el çek.”

“Aşıkın günü de odur, rızkı da. Aşıkın gönlü de odur, gönlünün yanışı da” diye buyuran Hazreti Mevlâna, yine zerre içinde gizli olan güneşe dikkatimizi çeker ve der ki:

“Yüzbinlerce er, bir kişide gizlidir. Bir güneş, bir zerre içinde gizlidir. Derken ansızın o zerre ağzını açar.

O güneşin huzurunda gizlendiği yerden sıçradı mı gökler de zerre zerre olur, yeryüzü de. Artık öyle bir can, nasıl olur da bedene lâyık olur?”

Her eserinde sayısız kez insanın yüceliğini dile getiren Hazreti Mevlâna şöyle buyurur:

“Ey insandaki binlerce Cebrâil! Ey âdi kalıpta gizli Mesîh’ler!

Ey kilisede gizli binlerce Kâbe! Ey İblisi yanıltan, yalnışlara sapmasına neden olan! Şeytan, neden bu toprağı tapı kılayım, neden bir surete din adını takayım? dedi.

Hâlbuki bu suret değildir, gözünü iyice ov da bak.”

Hazreti Mevlâna, “Yüzbinlerce er, bir kişide gizlidir” diye buyurduğu o er için, “O bir kişidir ki, içinde güneş gizli bir zerredir” diyerek, insanın hakîkatine dikkatimizi çeker. Surete bakıp yanılmamızı asla istemez. Böyle bir erde suretten öte görünen ululuk nurunun bulunduğunu söyler ve bakanların o nura bakmasını ister.

Beyit:

“Bunlar hep mânâ işi, peki suret nedir? Bu suret, öyle bir suret ki, seni suretten usandırır. Bu öyle bir uyuyan ki, her uyuyanı uyandırır.”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.