
Maddesel dünya insanı nereye götürecek? İnsanlar çocuklarına ne verecekler?
Böyle giderse, gelecekte insanlar çocuklarına tamamen hırs vererek, nefslerini büyütecek ve insanlıktan uzaklaşacaklar. Sonunda kıyamet kopacak diyorlar ya, Allah değil, insan kıyameti koparacak.
Silivrikapı Mevlana Kültür Merkezi’ne gelen misafirlerin çoğunluğu yabancılardan oluşuyor, Türkler daha azınlıkta. Neden? Çünkü yabancılar merak ediyorlar. Çünkü Hazreti Mevlana dünyada çok duyuldu. Hepsi onun o güzel düşüncelerinden aydın fikirlerinden besleniyorlar. Hazreti Mevlana onlara, gel Müslüman ol, demiyor. Gel insan ol, gel kendini burada tanı, öğren, diyor.
Allah bizi, O’nu yaşatalım, O’nunla yaşayalım ve O’nun yarattıklarına hiç ayrım yapmadan sevgiyle bakalım, diye yarattı. Hazreti Muhammed, Müslüman olmak için şehadet çekti mi? O, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resulühu” derse, kendini tasdikler. Hazreti Muhammed’de, Allah’ın güzelliklerini gördüğümüz için şehadet getiriyoruz. Hazreti Resulallah, Allah’ın birliğinden konuştu ve sevgi sundu. Onun çektiği cefaları kimse çekmedi. Onyedi yaşlarında amcası Ebu Cehil tarafından saçlarından tutulup ağzından burnundan kan gelinceye kadar başı Kabe duvarlarına vuruldu, gelip kurtarsın diye, diğer amcası Hazreti Hamza’yı çağırdılar. Hazreti Hamza, onu o halde görünce o kadar sinirlendi ki, Ebu Cehil’i bulsa parçalayacak. Ebu Cehil de abisi, onlar onbir kardeştiler. Hazreti Muhammed, “Ey benim şefkatli amcam Hamza, beni biraz seviyorsan ne olur Ebu Cehil’e dokunma, o beni tanımıyor, bilmediği için beni bu hallere getirdi” dedi. Biz olsak hemen gidip öç almak isteriz.
Taif halkını, Müslümanlığa davet edince, onu taşa tuttular. Kalçalarına, alnına, omuzlarına taşlar geldi, dizleri üstüne düştü. Allah’tan nida geldi: “Ey benim Habibim! Dile benden, sana yapılan bu hakaretler yüzünden bu kavmi yok edeyim.” O yüce Muhammed, “Allah’ım ben bu alemi yok etmeye gelmedim. Karşı tarafa hidayet et, ben kimim anlasınlar. Onların iyiliği için geldim” dedi. Bu güzel sözleri, karşı tarafın kalbini yumuşattı, hepsi taşları bıraktılar, yaptıklarına pişman oldular.
Hazreti Hamza, yüzünü yıkaması için, onu bir su kenarına getirdi. Su hal dili ile, “Buraya bir damla kanın damlarsa bütün okyanus coşar” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz dedi ki: “Ben yüzümü yıkamam, bu kan yüzümde kuruyacak.”
“Neden?”
“Bu kanın bir damlası suya düşerse okyanuslar coşar, dünyanın nizamı bozulur. Bana yapılan hakareti yeryüzü, okyanuslar taşıyamaz.”
Hazreti Muhammed beşer görünüyordu ama o bir hidrojendi. Çok büyük sabır göstererek bize örnek oldu: Sizin de başınıza çok şeyler gelebilir. Birden bire küfüre, isyana düşmeyin, başınzıı derde sokmayın. Karşı taraf yaptıklarına pişman olacaktır. Madem ki beni seviyorsunuz sabırlı olun, mesajını verdi.