MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (50)

Hoşgörü bir yere kadar değil mi? Her şeyi hoş mu göreceğiz?

Hoşgörünün ismi üstünde, hoş görülecek şeyleri hoş görürsün. Hoş görülmeyecek şeyleri hoş görmez, gözünü yumar, gidersin. Bir şey söylemez, o çirkinliğin sahibi olmazsın.
Cenab-ı Mevlana, hep güzel şeyleri hoş gördü.
Ona sormuşlar: “Senin yolunun başı var mıdır?”
Demiş ki: “Benim yolumun başı olsaydı sonu da olurdu. Benim yolum baştan aşağı güzelliktir, başı sonu yoktur. Kendini ne kadar güzelliklere verirsen o güzelliklerle sarhoş olur, kendinden geçersin.”
Güzellik kaynağı bir yol, bu güzellik kaynağında çirkin bir şey nasıl aranır?
Hazreti Mevlana bir gün sabah karanlıkta tekkeye giderken, hendekte bir çifti çirkin bir halde, kendilerinden geçmiş durumda görmüş. Başkaları görmesin diye hırkası ile bunları örterek tekkeye hırkasız gitmiş. Bu kişiler kendilerine geldiklerinde bu hırka olsa olsa Mevlana’nındır diye düşünmüşler. Tekkeye gelip hırkayı teslim etmişler ve tövbekar olmuşlar.
Hazreti Mevlana şöyle bir seslenişte bulunuyor:
“Şefkati merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol,
Cömertlikte akarsu gibi ol,
Hiddeti asabiyette ölü gibi ol,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”
Hazreti Mevlana hoş görmedi, örttü; iyi yaptınız demedi. Örttü, ne kadar örtücü.
Adamın biri bir türlü iş bulamamış, çocukları aç kalmış. Mevlana’nın bulunduğu yerden bir halı çalayım, yakalansam da Mevlana bağışlar, diye düşünmüş.
Hazreti Mevlana’ya saraydan hediye edilen en kıymetli halıyı çalıp, satmak için pazara götürmüş. Saray adamları halıyı tanımışlar, adamı halıyla birlikte Hazreti Mevlana’nın huzuruna getirmişler.
“Ya Mevlana! Bu adam sizin halınızı çalmış. Halıyı getirdik, adamı da cezalandıracağız” demişler. Mevlana’nın verdiği cevap; “Sakın bu zatı suçlamayın. Bunun ihtiyacı vardı, aldı.” Çaldı, dememiş. İç alemini biliyor.
“Benim hatırım için bağışlayın, ben bir hediyede bulunayım” diyerek adamı göndermiş.
Başka birine böyle bir şey yapılsa sen nasıl alırsın diyerek tekme tokat karakola götürür. Şimdi buna hoş görü diyemeyiz. Hazreti Mevlana’nın burada rahmeti, şefkati büyük. Bunları nereden çıkarıyorlar? Bir sürü çirkinlik yap; ne güzel yapmışsın, nasıl dersin? Bunu söylemek bile tuhaf. Hoş olan şeye hoş deriz, hoş olmayana nahoş deriz.

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.