
“Bir kimseden gördüğün iyiliği hatırından hiç çıkarma.”
İmam Ali Efendimiz burada, mademki birinden bir iyilik gördün, sana bir iyiliği dokundu, o zaman bu iyiliği hiç hatırından çıkarma, diye buyuruyor. O kişi demek ki bir Hızır gibi sana gelmiş, Hakk ondan işlemiş, o zaman sen de o iyiliği hiç unutma hep hatırında tut.
Hüdavendigar Mevlana’mız, Mesnevi-i Şerif’inde, Hızır hakkında şöyle buyurur ve der ki: “Bir Pir ele geçirdin mi hemen teslim ol; Musa gibi Hızır’ın hükmüne girip yürü. Ey münafıklık nedir, bilmeyen! Hızır’ın yaptığı işlere sabret ki Hızır, ‘Haydi git, ayrılık geldi’ demesin. Gemiyi kırarsa ses çıkarma; çocuğu öldürürse saçını başını yolma. Mademki Hakk, onun eline, ‘Kendi elimdir’ dedi; ‘Yedullahi fevka eydîhim’ hükmünü verdi; şu halde Allah eli, onu öldürse de yine diriltir. Hatta diriltmek nedir ki? Ona ebedi hayat verir. Bu yolu, nadir olarak yapayalnız aşan bile yine Pirlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere onların sayesinde ulaşmıştır. Pirin eli, kısa değildir, gaybdekilere de erişir. Onun eli, Allah kabzasından başka bir şey değildir ki. Gaybde bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar şüphesiz gaybdekilerden daha iyidir. Gaybdekileri bile doyururlar, onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar? Huzurlarında hizmet kemeri bağlanan nerede, kapı dışında bulunan nerede? Piri seçip ona teslim oldun mu, nazik ve tahammülsüz olma; balçık gibi gevşek ve sölpük bir halde bulunma. Her zahmete, her meşakkate kızar, kinlenirsen cilalanmadan nasıl ayna olacaksın?”
Mürşid-i Kamillerin yolları Hazreti Ali’ye çıkar, selam olsun üzerine. Velayetin başı Hazreti Ali’dir. Hangi Veli olursa olsun Hazreti Ali’yi kendilerine ruh edinmezlerse, kamil insan olamazlar. Hazreti Pir; “Bütün Velilerde ve Nebilerde gören göz Ali’dir” demiştir.
Mürşid-i Kamiller kitabî konuşmazlar, onlar daima hitabî konuşurlar. Allah insanların hem yaradanı, hem mürebbisidir. Onlar, yeryüzünde Allah’ın ihsanını halka sunmakla görevlidirler. Onlar aşkın, canlı, ete kemiğe bürünmüş hali olarak seyredenlerine ayna olurlar. Arayışta olanlar o aynada Allah’ın türlü güzelliklerini, yüceliğini, cömertliğini seyrederler.
Nitekim, Kur’an-ı Kerim’de, “Artık sen, öğüt verip, hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici, bir hatırlatıcısın” diye buyurulmaktadır. (Gaşiye, 21)
Mürşid-i kamiller Allah’ın gölgeleridir, hepsi Allah’ın aletleridirler. Hazreti Muhammed Efendimizden zuhura gelen bütün o güzel kelamlar Allah’ın kelamıdır. O, Allah’ın aletiydi, Hakk ondan işliyordu.
Allah elçiden dile geliyor. Oradan tebliğler sunuyor, o tebliğler sana ağır geliyor, kaçıyorsun. Kaçma! O tebliğleri yerine getir ki, Hakk yüzünü sende göstersin.
Unutmayın… Talebimiz sadece Allah’tan olmalıdır. Bilgisizlikten başka hiçbir şeyden korkmayın, bilmediklerinizi öğrenmekte azimli olun. En büyük zenginliğiniz olan aklınızı kullanarak güzel huylarla huylanmak yolundan ayrılmayın.