HAZRETİ MEVLÂNA’NIN ALLAH’A DAVETİ – 5

Peygamber ve velîler âlemine yönelen insanlarla ilgili Hazreti Mevlâna’nın dilinden, Âriflerin Menkîbeleri’nde şunlar nakledilir:

“Peygamber ve velîler âlemine yönelen insanlar, peygamberlerin cüzleridir. Yâni peygamberlerin bir parçasıdırlar. Onlar o sebepten dolayı peygamberlere yönelmişlerdir. Nitekim Peygamber: Ey Tanrım! Kavmime yâni cüzlerime doğru yolu göster, buyurmuştur.”

Hazreti Şems de Makalât’ta şöyle buyurur:

“Sen daima, acaba ben kimim? diye düşün. Hangi cevherdenim, niçin geldim, nereye gidiyorum? Aslım neredendir, şu an neredeyim, yüzümü nereye çevireyim?”

Zikreden, Allah’ı anan kimse bu hâlin dışında değildir. Fakat Hazreti Şems şu hakîkate dikkatimizi çeker:

“Hakk, hazırdaysa yâni mevcutsa onu hâlâ anmak yabancılıktır. Yok eğer Hakk sende mevcut değilse, mevcut olmayan bir şeyi anmakla gıybet etmiş olursun. Yâni bu arkasından konuşmak anlamına gelir. Gıybet ise en büyük bir günâhtır.”

“İman, zevk ve şevkten ibârettir” diye buyuran Hazreti Mevlâna gibi, Hazreti Şems de yine Makalât’ta kulluğun yüksek bir zevki olduğunu söyleyerek, “Kulluğun yüksek zevkini Hazreti Muhammed tadardı” der.

Ve sözü mürşide getiren Hazreti Şems şöyle buyurur: 

“Kimde bir ışık ve aydınlık görürsen onun göz nuru Muhammed olur. Onun gözü de Muhammed’in gözü olur. O kişi sabır ile daha başka niteliklerle süslenmiş olur.”

Yine Makalât’ta şeyh ile müridi şöyle açıklar:

“Şeyh nedir? Müridin varlığı nedir? Ancak yokluk değil mi? Zaten mürid yok olmadıkça mürid olamaz.”

Rubaî:

“Gönlüm, sevgilinin gönlü ile beraber, dilsiz, dudaksız olarak feryâd edip duruyor. ‘Susarak konuşma’, işte böyle olur…

Bu âlemin ucu bucağı var benim aşkım ile senin aşkının ucu bucağı yoktur! 

Ben şu dünyada, senin hayaline benzer, hiçbir şey göremedim. Yalnız kaldığım zaman aşkın bana öpücükler veriyor, ama ağızsız veriyor, onun ağzı yok!”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.