HAZRETİ MEVLÂNA’NIN DİLİNDEN HAZRETİ MUHAMMED – 6

Hazreti Mevlâna sıkça bahsettiği şarap, sarhoşluk ve kadeh kavramlarının ne mânâya geldiğini Divân-ı Kebîr’inde şöyle açıklar:

“Kadehten maksat, o hayat veren kadehtir; o öyle bir kadehtir ki hasta gönüllerin arkadaşı ve sırların mahremidir.”

Şarap hakkında da yine bir kasîdesinde şöyle buyurur:

“O şaraptan eğer bir yudum damlasa, çorak topraktan hemen gül bahçeleri biter.”

Sarhoşluğu da şarap ve kadehte olduğu gibi son derece över. Sarhoşluğu ,kasîdelerinde bir yerde mest olmak, bir yerde ise kendinden geçmek olarak tanımlar.

Peygamberlerin seçkini Hazreti Muhammed’i ise şarapla dolu bir kadeh olarak görür. Zîrâ ashâb-ı kirâm, zırhsız ve kalkansız olarak savaşmışlar, zırhsız ve kalkansız kılıçlara karşı koymuşlardı. Hazreti Muhammed’in sevgisinde fânî ve mest bir  hâldeydiler.

Hazreti Mevlâna kasîdelerinden birinde Hazreti Muhammed’in yüceliğiyle ilgili şunları söyler:

“Hazreti Muhammed eğer bir taraftan örtüyü kaldırsa, binlerce rahip, binlerce papaz zünnârını yırtar.”

Hazreti Muhammed’in benzersiz nuru için de der ki:

“Hazreti Muhammed’in nuru, binlerce ve binlerce defa, iki cihanı bir ucundan bir ucuna kadar kaplamıştır.”

Hazreti Mevlâna, yine Divân-ı Kebîr’inde, Hazreti Şems’in Hazreti Muhammed’in nuru olduğunu belirtir. Onu sayısız kez över. Hazreti Muhammed’in nurunun iki cihanda da meşhur olduğunu söyler. Efendisi Hazreti Şems için şunları dile getirir:

“Şems-i Din kemâlin nurudur. Aydınlık gün Şems-i Din’dir, parlak ay Şems-i Din’dir. İnsanın tıpkısı Şems-i Din’dir. Gece ve gündüz Şems-i Din’dir. Şems-i Din gönülde oturandır.”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.