Hazreti Mevlana’nın tasavvufu ve kimliği… (3)

Bütün dünyaya, ne din farkı ne mezhep farkı gözetmeksizin hitap eden Mevlana, hepimizden de bu görüşü, bu duyuşu, bu cesareti ister ve bizlere şöyle seslenir:

“Birlik şarabını ver, hepimizi aynı gecede sarhoş et de hepimiz toplanalım,

Görünüşteki ayrılıkları, aykırılıkları bir anda giderelim.

Benliğimizden geçtik mi, su rengini alır, her kabın şekline uyarız.

Biz bir ağacın dallarıyız, hepimiz de kapı yoldaşlarıyız.”

Ona öyle bir aşık gerektir ki kalktı mı her yandan ateşli kıyametler koparsın. Cehennem gibi bir gönül gerektir ki ona, cehennemi unuttursun, yüzlerce denizi yakıp kurutsun. Bir dalgadan bir deniz meydana getirsin, gökleri eline alsın, sıksın, bir mendil gibi buruştursun. Zevalsiz ışığı bir kandil gibi gök kubbeye asakoysun.

Hazreti Mevlana’nın yolu aşk ve edep yoludur. Söylediği şu sözler ile Hakk yolunun tamamen edepten ibaret olduğunu belirtir:

“Efendi! Bilmiş ol ki edep, insanın bedenindeki ruhtur.

Efendi! Edep, Hakk erinin göz ve gönlünün nurudur.

Eğer şeytanın başını ezmek dilersen, aç ve gör, şeytanın katili edeptir.

İnsanoğlunda edep bulunmazsa, o insan değildir.

İnsan ile hayvan arasındaki fark edeptir.

İman nedir diye akıldan sordum. Akıl, kalbimin kulağıma seslenerek

‘İman edeptir’ dedi…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.