Bahsettiğiniz bu ilahi aşk nasıl yaşanacak; karar vererek, irade kullanarak aşk olur?
Hazreti Mevlana, “Aşk okullarda öğrenilmez” der. Aşk gözden doğar. Sevgi ile aşk aynı değildir. Aşk insanı deli eder, akıl bırakmaz. Aşık gece gündüz hep sevgilisini düşünür.
Hakk’ı dünyadaki bütün güzelliklerin üstünde tasavvur ederek maneviyata yönelinirse, o güzelliğini sevenine gösterir. Yolları kısaltan, insanı birdenbire menzile ulaştıran aşktır. Menzile ulaştığı zaman aşıkta kişilik kalmaz, sevgili vücuda hakimdir, başa akıldır, hüküm de onundur. Hüküm onun olunca, artık aşığa ait bir şey kalmamıştır, aşıkta irade kalmaz. Akılla, iradeyle aşık olunmaz.Aşkı ancak tadan anlar.
Hazreti Mevlana’ya, “Aşkı bize söyler misin, aşk nasıldır? “ diye sormuşlar.
“Nasıl bahsedeyim, benim gibi ol da anla” demiş. İnsan kolay kolay duygusunu ortaya çıkaramaz, o duygu onu alır, başka alemde tutar. Onun için tatmayana aşkı anlatamayız. Kim tatmışsa aşkı, onunla rahat konuşulur. Akıllıda akıl bırakmaz. Akılsızı da akıllı yapar. Allah her şeyin üstündedir. Kişi ona yönelirse o aşkla üstünde gaflet gider, Hakk’ın güzellikleri aşıkta görünür.
Hazreti Mevlana’ya sorarlar, “Aşk nedir?”
Şöyle der: “Aşk, Allah’ın elidir. Aşka tutulan Allah’a tutulmuştur.”
Yine sorarlar, “Aşkın ağzı var mı?”
“Aşkın ağzı olsaydı, bu koskoca cihan, aşkın ağzında ancak bir zerre görünürdü.”
Cihan aşkın ağzında küçülüyor. Aşk onu da yutacak…
“Aşkın kapısı var mı?”
“Aşkın kapısı olsaydı, bu alemde padişahlık taslayanlar o kapıda ancak bekçilik yaparlardı.”
Onların padişahlıkları, hükümdarlıklar geçerli değildir. Aşk padişahı köle yapar…
Mevlana’mız çok güzel buyurur ve der ki:
“Aşığın hastalığı bütün hastalıklardan ayrıdır. Aşk, Tanrı sırlarının usturlabıdır. Aşıklık, ister o cihetten olsun, ister bu cihetten… akıbet bizim için o tarafa kılavuzdur. Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyliyeyim… asıl aşka gelince o sözlerden mahcup olurum. Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk daha aydındır. Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahsine gelince; çatlar, aciz kalır…”