
Hazreti Mevlana aşk için, “O hal içinde kalma halden hale geçişi yaşa” diyor. Aşkın ötesinde de bir yer var mı?
Hazreti Mevlana, sevgilisini o kadar büyütmüş ki “Altı cihette hep seni görürüm” der. Bu aşığa mahsustur. Nereye baksa onu görür. Dağa bakıp, kendine dağı sevgili kılmamış. Gönlündekini her an değişik simada, değişik muhabbette gördüğü için onun sarhoşu olmuş. Yani her zerresi onunla hoş, her zerresini onun güzelliği sarmış.
Hakk her an tazedir, cihanın sonsuz güzeli O’dur. Aşık, onu kalıp haline getirmeden, tamamen kalıp dışı sonsuz güzelliklerde seyreder.
Hazreti Mevlana’nın yolu güzelliklerle dolu bir yoldur. Kişi o güzelliklere kendini kaptırdıkça aklını kaybeder, başını sonunu aramadan, o güzelliklerde sarhoşlaşır, artık geriye adım atmak istemez.
Bütün Veliyullah’a Hakk aşıkları derler. Onlara akılları taşıdığı kadar yüzünü gösterdi. Oraya gönüllerini bağladılar ve oradan bir an dahi ayrılmak istemediler. Çünkü O, baki güzel, dünya durdukça güzelliğini koruyacaktır. Bütün varlık O’nun, O yarattı.
Ne güzel buyuruyor Hazreti Mevlana bir kasidesinde, diyor ki:
“Saki şarap kadehini bir kere daha doldur! Dünyada da ahirette de senin gibi sadık bir dost yoktur.
Sen meclisimize geldin, yüzünü gösterdin de, aklı da fikri de aldın. Artık can Mansuruna her taraf bir başka darağacı oldu.
Can senin yüzünden deli divane oldu. Gönül de deniz halini aldı. Artık gönül nasıl olur da başka bir sevgiliye döner bakar?
Aşıklar meyhanesinde can, sakilik etmektedir. Bu yüzdendir ki, aşıklar gibi mest olmuş, kendinden geçmiş kişiler bulunmaz.
Aşk yolunda yürür, yol alırsan bilirsin, anlarsın ki, bu dünyada gördüğümüz bu bağlardan, bu gül bahçelerinden başka bağlar, başka gül bahçeleri de vardır.
Gönül ansızın beni aldı, o tanınmış aşk otağına götürdü. Ben, aşk otağındaki sultanın yüzünü görünce kendimden geçtim. Gönül de bir başka şekilde kendinden geçti.
Dünyayı güzel eserlerle süsleyen eşsiz sanatkarın aşkı ile geçmeyen ömrü sen ömür sayma, o kaybolup gitmiştir. Hakk yolunda hakikate varmak sözle olmaz, inandığını yaşamakla olur.
Hakk yolunda yürüyen aşık ilahi sevgiyi gönlünde hissedince onun için baht da budur, devlet de budur, zevk de budur, yaşayış da budur. Onun için bu aşktan, bu sevdadan başka bir alış veriş, başka bir kar yoktur.
Deniz aşk yüzünden coşar köpürür. Kuş bu yüzden öter. Onların hepsinin de dileği bu aşk tuzağına her an yeni bir avın düşmesidir.
Allah dünyayı gizli bir hazine gibi meydana çıkarınca, sevdalarla dolu olan her baş, boş durmadı. Onu bulmak için dünyada bir başka şeyi meydana getirdi.
Şu dünyada nerede olursa olsun, bir güzel varsa, o gece gündüz kararsızdır. Kendi güzelliğine bir alıcı arar durur.
Nerede bir ay yüzlü, nerede bir misk kokulu varsa, kendine ağlayıp inleyen bir aşığı müşteri gibi beklemektedir.
Şu anda şu nefeste ben, onun mestiyim. Başka bir gün şu ter ü taze perdeden sırlarla dolu başka gazeller söylerim…”