Diline sahip olanın, yalanla alakası yoktur. Diline sahip olan küfürlü muhabbetlerde, isyanlarda bulunmaz. İnsan, kimseyle alaylı tarzda konuşmadan, kimseyi hakir görmeden, bütün çirkin işlerden kendini uzak tutarsa, kendini muhafazaya almış, edebiyle yaşıyor demektir.
Yalana gelince… Hazreti Muhammed’e sorarlar: “Senin ümmetin yalan söyler mi?” Peygamber Efendimiz şu cevabı verir: “Benim ümmetim zor durumlara düşebilir, aç kalabilir ama yalan söylemez. Yalan söylediği zaman benden değildir.”
Bir gün, Hazreti Mevlana’ya soruyorlar, diyorlar ki: “Bir kişi kalksa dese ki: Ben önce Allah’ı severim, sonra Peygamberimi severim, en son seni severim… Bu kişi hakkında ne dersiniz?” İşte Mevlana şu cevabı veriyor: “Bu kişi aşktan çok uzaktır ve bu kişiyle yola çıkılmaz. Fakat bir kişi Sevgilisi için, Allah’ım, Peygamberim, dinim, imanım diye bahsediyorsa, işte o kişi gerçek bir aşıktır.”
Hüdavendigar Mevlana yine şöyle buyurur ve der ki: “Doğruluk, can vermektir. Kendinize gelin de bu hususta ileri geçin. Kur’an’dan ‘Erler vardır ki Tanrı’yla ettikleri ahdi bozmadılar, ahidlerine doğrulukla sarıldılar’ ayetini okuyun! Nice ham kişiler vardır ki görünüşte kanlarını döktüler. Fakat nefisleri diri olarak o tarafa kaçtı. Aleti kırıldı ama yol kesen diri kaldı. Bindiği at kanlar saçtı ama nefis diri. At öldü, yolu aşılmadı. Ancak ham, kötü, perişan bir halde kala kaldı. Her kan döken şehit olsaydı öldürülen kafir de kutlu bir şehit sayılırdı. Nice şehit olmuş güvenilir kişiler de vardır ki dünyada ölürler, şehit olmuşlardır, fakat diri gibi yürür gezerler.”
Bütün dava, dürüstlüğü elden bırakmayıp, dünya varlıklarına tamah etmeden, yalandan, hırstan kaçınarak bizlere bahşedilmiş olan bu ömrü Allah ile birlikte huzur içinde geçirmektir.