
“İnsan-ı Kamil, herkesin hayrını isteyendir.”
İnsan annesinden doğup bir yaşa kadar geldikten sonra bir arayışa çıkar, gönlüne göre bir İnsan-ı Kamil bulduğu zaman geçmişi silinir, orada yeniden doğar.
Allah’a giden yol, kuldan geçer. Allah’ın sözlerini kim söylüyor? Taş mı, nebat mı, hayvan mı? Hiçbiri söylemiyor. Bütün mesele, kamil bir insana bağlanmakta ve onu sevmektedir ve O’nun rengine uymaktadır. Allah, insanları, yine insanla terbiye eder.
İslam’ın kemalatı Hazreti Resulallah’ta tecelli etti. Allah en güzel yüzünü Resulallah’dan gösterdi. O’nun ışığı herkesi çevreler, çünkü O, ayırım yapmaksızın her varlığa ışık verir. Hazreti Muhammed hiçbir söze ve manaya sığmayacak kadar yücedir. O her türlü hayalin ve idrakin üzerinde bir manaya sahiptir.
İnsan-ı Kamillerin, yani Mürşid-i Kamillerin yolları Hazreti Ali’ye çıkar, selam olsun üzerine. Neden? Çünkü Hazreti Muhammed Efendimiz Hazreti Ali’ye; “Artık Nübüvvet (Peygamberlik) defteri kapandı, Velayet (Velilik) defteri açılacak. Onların da başı sen olacaksın” demiştir. Yani Velayetin başı Hazreti Ali’dir. Hangi Veli olursa olsun Hazreti Ali’yi kendilerine ruh edinmezlerse, Kamil İnsan olamazlar. Hüdavendigar Mevlana, “Bütün Velilerde ve Nebilerde gören göz Ali’dir” demiştir.
İnsan olmadan, ney nasıl kendi kendine ses çıkaramazsa, ‘Kamil İnsan’dan da seslenen Allah’tır. Yani onun sözleri, doğrudan doğruya Allah’ın sözüdür. Allah’ı bulmak için mutlak ve mutlak onu bulmak lazımdır.
Susamış kişi Hakk’ı arayan yolcudur, suyun kaynağı da Mürşid-i Kamil’dir. Mürşid-i kamil, susamış kişiye Ab-ı Hayat’tır. Çünkü bir Mürşid-i Kamil, Kur’an-ı Natık’tır, Hazreti Muhammed’in bütün nurlarına ve hakikatlerine sahiptir. Onun sohbetleri vasıtasıyla tüm bu hakikatleri öğrenirsin, aydınlanırsın.
Mürşid-i Kamil, ahlakımızda bize yaramayacak, ne gibi kirler varsa, onları yavaş yavaş, hatta haberimiz olmadan temizler. Biz o Kudret’i annemiz gibi tanıyıp, onun kucağına atıldıktan sonra, o da bizi elbette, evlat olarak bağrına basar ve yüzümüzdeki, gözümüzdeki kirleri, anne şefkati ile mukayese bile edilmeyecek kadar hudutsuz bir şefkatle temizler.
Allah’ın bir kanunu vardır: Lütfu Allah’tan evvela biz isteyeceğiz.
İki cihanın hakimi olan Kamil Mürşid’in bizi sevk ve idare edebilmesi için, bizim ona nedensiz, niçinsiz bir teslimiyetle tabi olmamız şarttır. Asıl tasavvuf, asıl manevi ve ilahi bilgi, bu teslimiyettir. İnsanı, bu bilgiden başka kurtaracak hiçbir şey yoktur.