MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (148)

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in, İmam Ali Efendimizle paylaştığı ve Cenab-ı Mevlana ile Şems Hazretlerinin üç ay halvette kalarak müşahede ettikleri ‘gizli ilim’i bize açıklar mısınız? Nedir bu gizli ilim?

Peygamber Efendimiz, selam olsun üzerine, topluma bu sırları açıklamadı. Çünkü bu sırları herkesin hafızası almaz. Eğer bu sırları sunmuş olsaydı, toplumda ters etki yapabilirdi ve benliklere, isyanlara, küfürlere düşebilirlerdi.

Hazreti Muhammed Efendimiz, bu sırları Ashab-ı Suffe’siyle ve Hazreti Ali Efendimizle paylaştı. Bu sırlar, bu güzellikler, yani tarikat yolu Ashab- Suffe’den suret bulmuştur.

“O, sayelerinde, kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır. Bilen bir toplum için ayetleri ayrı ayrı açıkladık.” (En’am, 97)

“Ashabım gökteki yıldızlar gibidir; hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz.” (Hadis-i Şerif)

Bu sırlar örtülü olarak konuşulmaktadır. Arayışa düşenler kendilerine bir mürşid-i kamil bulurlar ve şu soruları sorarlar: Biz kimiz? Ne için yaratıldık? Ne yapmamız lazım? Hazreti Muhammed Efendimizin hakikatleri nelerdir?

Bizim burada yaptığımız sohbetler, Hakikat-i Muhammediye’dir ve Hazreti Muhammed Efendimizin iç alemi anlatılmaktadır. Yani, burada ‘İnsan’ konuşulmaktadır, çünkü ‘İnsan’ dünyadaki en mukaddes varlıktır. Bizim sohbetlerimiz daima sevgi üzerinedir. ‘İnsan’ı sevmek, saymak, Hakk’ı sevmektir, Hakk’ı saymaktır. Ama hangi insanı? Hazreti Muhammed’i kendisine bende etmiş, Hakk ile Hakk olmuş insanı sevmek saymak, Hazreti Muhammed’i, yani Hakk’ı sevmek ve saymaktır. İnsanın gideceği yer, yine ‘İnsan’dır.

Bizler, cemaatimizi Ashab-ı Suffe olarak görürüz. Nasıl ki Peygamber Efendimiz,

Ashab-ı Suffe’sinin kendisine gösterdiği sevgiye karşılık onlara hakiki yüzüyle çıkmıştır; bizler de burada cemaatimize aynı şekilde çıkmaya memuruz.

“Ey Muhammed! De ki: Ben, yalnızca, mukaddes kılınan bu şehrin ve var olan her şeyin Rabbine kulluk etmekle emrolundum; yani, O’na yürekten boyun eğen kimselerden olmakla emrolundum; bir de, bu Kur’an’ı insanlara okuyup ulaştırmakla.” (Neml, 91)

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.