Dua ederken Cenab-ı Hakk’ın bazı isimlerini zikretmek çok tesirlidir. Örneğin; Kur’an’da, Kamer suresinin son ayetlerinde yer alan “Melik” ve “Muktedir” kelimelerinin, duanın kabul olması için, tesiri çoktur deniliyor. Sizce bu doğru mudur?
Dua, münacat demektir. Eğer bir kişinin zihni ve kalbi bütün dünya muhabbetlerinden arınmış ise, zihni ve kalbi tamamen Allah’a yönelmiş ise, onun her sözü Hakk’tır. Bu nedenle o kişinin her sözü, her duası suret bulur, gerçekleşir.
“Ey iman edenler! Peygamber, yeniden dirilişinizi sağlayacak bir konuda size çağrı yaptığında, bu çağrıya mutlaka uyun! Şunu iyi bilin ki, Allah, kişi ile kalbi arasına girer.” (Enfal, 24)
Hazreti Muhammed, henüz beş yaşlarındayken, kıtlık vardı. Amcası Abdülmuttalib onu aldı ve beraber yağmur duasına çıktılar. Abdülmuttalib duasını bitirdikten sonra Hazreti Muhammed Efendimize dönerek onun da bir duada bulunmasını istedi. İşte Resulallah, başını göke kaldırdı ve nazar etti. Hemen bir bulut belirdi ve her yeri kapladı. Öyle bir yağmur yağdı ki, tam yedi sene bereket hasıl oldu. Resulallah’ın bir nazarından suret buldu.
“Ey Muhammed! Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 107)
Eğer bir kişi, ikrar verdiği mürşid-i kamilin vasıtasıyla, gönlünü Hazreti Muhammed Efendimize bağlarsa ve temiz bir niyetle dua ederse, o dua mutlaka suret bulur ve güzellikler zuhura gelir.
“İman edenlerin kalblerinde haset, öfke ve kin adına ne varsa hepsini söküp almışızdır. Onlar Rab’lerine el açıp yalvararak, ‘Bizi bu harika cennet yurduna ulaştıran Allah’a şükürler olsun! O bize yol göstermeseydi, biz doğru yolu asla bulamazdık! Rabb’imizin peygamberleri bize gerçekten de hakikati bildirmişlerdir!’ diyecekler. Ve onlara şöyle nida edilir: ‘İşte çabalarınızın karşılığı olarak size bahşedilen cennet, budur!” (A’raf, 43)
Önemli olan Kur’an’ın sahibine, yani Hazreti Muhammed’e gönül vermektir, çünkü Hakk O’ndan dile geldi ve bu güzel kelamları O’nun dilinden söyledi.
“Gerçek dua ancak O’nadır. O’ndan başka yalvardıkları ise, onların isteklerine ancak, ağzına ulaşmayacağı halde, ulaşsın diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun cevap verdiği kadar cevap verirler. Onların duası daima boşa çıkar.” (Rad, 14)