MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (174)

Bizlere Hazreti Mevlana’nın din anlayışından bahseder misiniz Hasan Dede?

Hazreti Mevlana insanlara bir gözle bakan, sevgiyle dolu olan ve dinsel hoşgörüsü olan bir düşünürdür. Bakınız bu konuda ne demiştir: “Ey Müslümanlar! Ne yapayım ki ben kendimi bilmiyorum. Ben ne Hıristiyanım, ne Yahudi, ne Ateşperest, ne Müslümanım.”

“Şüphesiz Allah katında din İslam’dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler.” (Al-i İmran, 19)

“Şüphesiz bu tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının. İnsanlar, dini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir.” (Müminun, 52-53)

Hazreti Mevlana, bu ifadesiyle inkarcılığı değil, Tanrı önünde duygulanmanın önemine dikkati çekiyor. Dinlerin amacının birliğini vurgulamak istiyor. Başka bir ifadesi de şöyledir: “Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz iki yüz millet ve mezhebi tek perdede birleştiren ney gibiyiz.”

“Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.” (Kamer, 12)

Hazreti Mevlana, daima yardımlaşmadan ve zayıfları düşünmeden yana olduğunu şu beyitleriyle dile getirir: “İnleyen dolap gibi gözü yaşlı ol ki, can meydanında yeşillikler bitsin. Ağlamak istersen göz yaşı dökenlere acı. Merhamete nail olmak istersen zayıflara merhamet et.”

“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Hadis-i Şerif)

“Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.” (İsra, 24)

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.