MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (190)

Yokluk nedir? Yokluğa nasıl erilir?

Her şey yokluktan varlığa kavuşmuştur. Ölmekteki mana nefsin kötü huylardan arınması, manevi güzelliklere kavuşmasıdır. Bir kişi bu şekilde ölmediyse eğer, diri olamaz. Benliğinde yaşamaya devam ettiği ve ikilikte kaldığı sürece diri değildir. Ne zaman nefsinin isteklerinden kurtulur, çalışır, özverili bir yaşama yönelir, talep eden değil, talep edilen olursan o zaman ölümün arkasından dirilik doğar. Sen doğarsın!

“Ölmüş ruhların hepsi dirildiler, kanat çırptılar… öldüler, ten mezarlarından baş kaldırdılar! Birbirlerine “Bak… gökten bir sestir geldi” diye müjde vermeye başladılar. O sesten dinler gürbüzleşti… Gönüllerin dalları, yaprakları yeşerdi! Süleyman’dan gelen o nefes, Sur üfürülmüş gibi ölüleri mezarlarından kurtardı. Ey dinleyen, yakini Allah daha iyi bilir ya, bu devir geçti… Kendi zamanına ve zamanının Süleyman’ına dikkat et de bundan böyle kutluluk senin olsun!” (Mesnevi, IV/840)

Dünyevi arzulara gem vurun derken bu, dünyadaki her şeyi bırakıp, bir kenara çekilip, hiçbir iş yapmamak demek değildir. Dünyadan el çekiş; her şeyin içinde olup, gönlümüzü onlara bağlamamaktır. Topluma yararlı olmaya, hizmet etmeye devam etmektir. Kainattaki her canlı, her insan çalışıp çaba göstermek, hayata dahil olmak zorundadır. Bu hem doğa, hem de ilahî yasa gereğidir. Hangi şartta olursa olsun insanın yapısına, kabiliyetine uygun işler, hizmetler bulunur. Önemli olan bunları tespit ederek heves ve istekle çalışmayı sürdürmektir. Çalışmadan hiçbir şey olmaz.

“Ey güzel toprak, mademki dış yüzün iç yüzünle savaşta, çekişte… Kim kendisiyle savaşa girişirse nihayet hakikati, bulur, rengin, kokunun (görünüşün) düşmanı olur. Karanlığı nuruyla muharebeye girişenin can güneşine zeval yoktur. Bizim için sınamalara giren, bizim için çalışan kişinin ayağına gök bile sırt verir! Zâhirin karanlıklardan feryat etmede ama iç yüzün gül bahçesi içinde gül bahçesi!” (Mesnevi, IV/1020)

Hiç hatırdan çıkarmayın; çalışanın hakkını Allah teslim eder! İstek, arzu ve heyecanla gösterilen gayret, aslında Allah’a kavuşabilmek için gösterdiğiniz gayrettir. Bu neye benzer; sen türlü yollarla elinden geleni yapıyorsun, çapa elinde denize yol açıyorsun. İnsan gerçekte sudur, ancak testi olduğunu zannediyor… Yolu açan kişinin bedeni bir testi, bir gün gelecek o testi kırılacak. Testideki su, yani ruhun, açılan yola dökülecek. Yol açıksa denize kavuşacak, aslını bulacak. Açılamamışsa o su toprağa gidecek, toprak olacak…

“Tane arayana tane, tuzaktır. Fakat Süleyman arayan hem Süleyman’ı bulur, hem taneyi elde eder. Bu ahir zamanda kuşlara bir an bile birbirlerinden aman yoktur. Devrimizde de Süleyman var, bizi sulha kavuşturur, zulmümüzü giderir. ‘Hiçbir ümmet yoktur ki aralarında bir müjdeci olmasın’ ayetini oku. Allah, ‘Hiçbir ümmet bulunamaz ki içlerinde bir Allah halifesi, bir himmet sahibi bulunmasın’ dedi. O halife, onların gönüllerini o kadar birleştirir gibi saflıktan hiçbir gıllügışları kalmaz. Hepsini ana gibi birbirini esirger bir hale getirir. Onun için Müslümanlara ‘Tek bir nefis’ demiştir. Onlar Allah Resulü yüzünden tek bir nefis oldular, yoksa her biri, öbürüne tam bir düşmandı.” (Mesnevi, II/3705)

10

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.