HAZRETİ MEVLÂNA’DA YOKLUK VE MÂNÂSI – 11

“Tezgâhın aslı yokluk âlemidir” diye buyuran Mevlâna, onu şöyle tanımlar:

“Orada hiçbir şey yoktur, bomboştur, oranın nişânesi bulunmaz. Bütün ustalar işlerini göstermek için yokluğu ararlar.

Ustaların ustası Tanrı’nın da tezgâhı yokluktur. Nerede yokluk fazlaysa, orası Tanrı tezgâhıdır, Tanrı işi oradadır.

Yokluk, en yüksek derece olduğundan yoksullar, oraya vardılar, ödülü aldılar.”

Bedenini hiçe saymış, malını yok etmiş dervişin herkesten ileri olduğunu söyleyen Hazreti Mevlâna, “Fakat iş beden yokluğundadır. Dilencilikte değil” diye buyurur.

“Dilenci, malı bitmiş kişidir, kanaat sahibi ise, bedenine kıyan, bedenini hiçe sayan kişidir” diyen Mevlâna, dert hakkında da şikayeti hoş görmez. Çünkü dert bir yerde bizi yokluğa çekip ulaştırmaya bir vesilerdir:

“Artık dertten şikayet etme. Çünkü dert, insanı yokluğa sürüp götüren rahvân bir attır.”

Hazreti Mevlâna, bu yolda, cezbe bekleyen, fikri donmuş, fazla düşünemeyen insanlar için de güzel yollar gösterir. Onların da çabalamayı bırakmamalarını ister ve şöyle söyler:

“Fikrin donmuşsa, düşünemiyorsan, yürü, zikret. Zikir, fikri titretir. Harekete getirir. Zikri bu donmuş fikre güneş yap. İşten kalıp, o cezbeyi bekleme.”

İşe asılmamızı isteyen Hazreti Mevlâna, naz yapmamamızı ister. Hattâ bir yerde şöyle buyurur:

“Ne kabul edilmeyi düşün, ne reddedilmeyi. Sen sadece, emri ve yasakları dikkate al. Onları gözet.”

Hep bu hâlde yaşayan kişiye günün birinde cezbe hâlinin geleceği müjdesini veren Mevlâna der ki: 

“Derken bir gün cezbe kuşu, birdenbire yuvasından uçar, görünüverir. Onu gördün mü, sabah oldu demektir, mumu o vakit söndür.”

Beyit:

“Kendi varlığının, benliğinin başını kes, derviş gibi yok ol. Kendinden geçtin, varlığını bıraktın mı, ne yaparsan, Tanrı yapar. Her şeyden emîn olursun.”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.