İMAM ALİ EFENDİMİZDEN ÖĞÜTLER – 37

“Haddini bilen hakaret görmez.”

Bir insan sıdkı bütün imanla Allah’a yola koyulursa, bu kişide artık kendine ait birşey kalmaz ve ondan varlığını gösteren iman ettiği yer olur. Bizlerin ateşe girebilmemiz için, yani diğer bir deyişle ateşin bize kulluk etmesi için, bizim, selam olsun üzerine, İbrahim Halilullah gibi olmamız gerekir. Onun gibi teslimiyetli ve imanlı olmamız gerekir. Bir kişide böyle bir iman ve teslimiyet oldu mu, bütün kainat ona hizmettedir. Fakat bu yere akılla varılmaz; insan akla düştü mü, acaba mı, nasıl mı, neden mi, niçin mi, diye sorgu sual etti mi, o kişiyi ufacık bir ateş bile yakar. Çünkü kendi kimliğinin dışına çıkmıştır, teslimiyeti bırakmış, nefsine düşmüştür. İnsana en büyük acıyı veren de nefsidir.

Teslimiyetin manası nedir? Ben yokum demektir; bütün zerrelerimde varlık olan sensin Allah’ım, demektir. Bu durumda mademki kainatı Allah yarattı, mademki bütün kainat O’na hizmettedir, o zaman ne ateş ne arslan hiçbiri sahibine zarar vermez, hepsi saygıda dururlar, saygıda bulunurlar.

Hüdavendigar Mevlana şöyle buyurmuştur; “Allah’ı zikretmekle kalmayın, çalışın Allah’laşın, beşeriyetten dışarı çıkın.” Gerek Hazreti Muhammed, gerekse diğer Piran hepsi Allah’ı güzel bir dille andılar, anlattılar. Çünkü Allah insanla dile gelir, insanla kendini kanıtlar.

İnsan küçük bir varlık değildir, hakikatte bütün kainat insanı zikretmektedir, insanı aramaktadır. Fakat ne yazık ki insan kimliğinden haberdar olmadığı için kendisini herşeyden aşağı görüyor.

Hakikatte bütün dava bulunduğumuz yoldur. Ariflerin yoludur; irfaniyettir. Kimliğine ulaşmaktır ve kimliğinde yaşamaktır.

01

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.