
“En büyük mücadele nefsinizle yaptığınız mücadeledir.”
Bir gün Hazreti Ali Efendimiz savaşta dövüşürken karşısındaki cengaveri almış altına tam Zülfikarını çekmiş boynuna vuracak iken, cengaver ansızın Hazreti Ali’nin yüzüne tükürmüş. O esnada Hazreti Ali Efendimizin safrası kabarmış ve hemen Zülfikarı elinden atmış. Cengaver, Hazreti Ali’nin bu hareketine çok şaşırmış ve demiş, “Ya Ali niye kılıcını vurmadın boynuma? Ben sana hakarette bulundum.” Hazreti Ali ona şu cevabı vermiş: “Sen benim yüzüme tükürdün benim safram kabardı. Ben Zülfikarı o haldeyken senin boynuna vurmuş olsaydım, hizmetim nefsim için olacaktı Allah için olmayacaktı. Ben burada nefsim için dövüşmüyorum, Allah için dövüşüyorum. Kılıcı bunun için bıraktım.” Cengaver, Hazreti Ali’nin bu sözünü işitince, “Sizin ne kadar büyük bir inancınız büyük bir imanınız varmış, ne olur bana talkın et, ben de sizin safınıza geçmek istiyorum.” Hazreti Ali, “Gel” demiş, “seni Hazreti Muhammed’e götüreyim, o sana talkın etsin.” Cengaveri Hazreti Muhammed’e götürdü, Hazreti Muhammed ona talkın etti, Müslüman oldu. Büyük bir iman sahibi oldu ve çok güzel hizmetlerde bulundu, Hazreti Ali Efendimizin yanında yer aldı. Cengaver aynı zamanda kalabalık bir kabilenin evladı idi, kabilesini de Hazreti Resulallah’a getirdi, Müslüman ettirdi.
Yani, şifai davranmak nefse uymamak insanı hep kazanca götürür. Ama nefsine uyudun mu her zaman kayba, zarara, ziyana gidersin. Uhud Savaşı çok büyük bir savaştı. Savaştan sonra Hazreti Peygamber aldı sahabesini karşısına, sahabe ona dedi ki: “Ya Resulallah bu savaş kıyameti andırdı.” Hazreti Peygamber, “Bu savaş küçük bir savaştı, asıl büyük savaş bundan sonra başlayacak” dedi. “Nasıl olur ya Resulallah?” dediler, “bu çok büyük bir savaştı.” Hazreti Peygamber dedi ki: “Biz bu savaşta görünen düşmanla savaştık, biraz gaflete dalsak düşman bizi yenerdi; ama bir de görünmeyen düşmanımız var, her an bize tuzak kuruyor.” “O kimdir ya Resulallah?” dediler. “Nefsimiz” dedi. “Şimdi nefsimizle savaş edeceğiz. Nefsimizin isteklerine karşı gelirsek, biz mümin sıfatına ereriz. Fakat nefsimize ikramda bulunursak mümin sıfatından çıkmış oluruz.”
Hüdavendigar Mevlana’nın ilk şeyhi Seyyid Burhaneddin Hazretleri de şöyle buyuruyor: “Nefsi ile barışık olan kişi, bilsin ki Allah ile savaştadır.” Madem ki Allah ile savaştadır, o hiçbir zaman galip olamaz. Bir kişi nefsine hükmederse, bu kişi Allah ile barışıktır.
İşte Hazreti Ali Efendimiz, insanın nefsiyle savaşında bizlere en büyük örnektir. Bir kişi Hakk’a kulak vermez, nefsi ağır basar, nefsine uyarsa bu yüzden kayba gider. Eğer çalışır nefsini yenerse yolu rahmaniyete çıkar.