Tekamülü tamamlamayı bize açıklar mısınız?
Dünya kuruluşundan beri canlı varlıklar, hep devrandadır. Tekamülü tamamlamak için misal olarak bütün dünya varlıklarından gönlü çekmek lazım. Hatta bir kişinin evladı varsa onu çok da sevse, ona da gönülle bakmayacak. Gönlünü tamamen Yaratıcı’ya bağlar, onun sevgisi, onun muhabbeti, onun bakışıyla hareket ederse yol alır. Eğer hem orayı, hem burayı, hem de Allah’ı severim derse, bu kişi kemalata eremez. Tekamül edenler içinde en büyük örnek Hazreti Muhammed’dir, sonra Hazreti Mevlana ve diğer Evliyaullah gelir. Onlar da bizler gibi beşerdi ama gönüllerinde Allah’tan başka bir şey olmadığı için konuşmalarında hep Allah muhabbeti vardı. Bir kişi iman ettiği yerin haline bürünürse, o kişide tekamül başlar. Sevgi yüzde seksen başka yere, yüzde yirmi Hakk’a ise burada tekamül olmaz.
Mevlana’mız sevenlerine diyor ki: “Bir gün bana tam manasıyla hizmette bulunduysan, ben şefkatimi senden çekmem.” Tabii ki, kemalata ererek götmek daha başkadır. Tekamül Hakk’la Hakk olmaktır, Hakk’tan başkasını gönüle koymamak, onun dışına çıkmamak, dünya durdukça ebedi hayata yol almaktır.
Hazreti Musa’nın, Hazreti İsa’nın, Hazreti Muhammed’in cemaati var. Hazreti Muhammed’den sonra Veliler geldi, onalrın da sevenleri var. Cemaati, sevenleri olan kişi ölümsüzlüğe yol almıştır, dünya durdukça yaşar. Böyle yerlere meyil vermeyen, ömrünü hay huy ile geçiren, gençliğine, parasına güvenen hiç hastalanmayacağını, yaşlanmayacağını, hep aynı sıhhatte, aynı güçte duracağını sanıp, maceradan maceraya koşan kişi bilmiyor ki Hakk’a yüz tutmadığı için her gün hep kayıba uğruyor. Bir gün gelecek hastalık zuhur edecek, zor yürüyecek, ne yerse yesin tat almayacak, parası da işe yaramayacak, gidecek yeri de bilmiyor. Allah’ım dese, Allah’ı tanımadı ki yüz tutsun koşsun, hayalde yaşamış, ismini biliyor, ama ona uygun yaşamamış, ona yol almamış. Bütün ömrü boşa gider. Ölen bedendir, ruh ölmez, ruhi ceza var. Hazreti Muhammed’in yatsı namazında vitri vacibin üçüncü rekatında gözünde oerde açıldı. Bütün alemi gördü. Ben-i adem sıfatındaki insanların iç alemlerini görüp, hemen, Allahu Ekber, dedi, Allah’a sığındı. Burada anlatıyoruz, bizden evvel de anlattılar. Alan kazanır, almayan kaybeder.