🌹“Geç ey seçilmiş dost; çünkü nurun ateşimi söndürdü.”
Hazreti Muhammed’in hadîsini duymadın mı; o serverin ne dediğini işitmedin mi?
Cehennem mümine böyle der buyurdu: Geç ey seçilmiş dost; çünkü nûrun ateşimi söndürdü; işimi gücümü yele verdi.
Cehennem, müminin yüzünden tümden söner, ölür giderse, parça-buçuk nefis ne hâle girer? Artık sen söyle.
Şeyhe sarıl da kötülüklerden kurtul, iyiliklere yüz tut. İşin gücün, çalışıp çabalamakla değil, onunla iyileşir; o senin zehirini giderir; sana şekerler verir.
Kılavuzla varılacak yere, kavuşulacak ere varıp kavuştuktan sonra delilden bahsetme; bilinecek şeyi bildikten sonra bilgiden hiç söz açma, kavuştuktan sonra artık ayrılıktan söz etme; iyi değildir bu; sözden geç artık, çünkü ulaştıktan sonra araman, âdetâ ırmak içinde su aramaktır.
Bilinen şey hakkında tam bilgi elde ettikten sonra, gene bilmeye çalışmak, anlamsız bir şeydir. Delâlet edilen şeyi elde ettikten sonra delili anmazsın artık.
Maksada ulaştıktan sonra gene de onu araman, dilemen, bir şeyi bulduktan sonra onu bir daha aramaktır; onu tekrar aramaya kalkışma.
Ona kavuştun, bir oldun mu, sende senlikten eser kalmaz ki, kalan O’dur, O’ndan başkası yiter gider; O’nun dilemediği her şey ortadan kalkar. Artık sen, Allah’a kavuştun, ebedî oldun; O’nun şarabını içtin, neşeyle kandın demektir.
Şeyhin bağışını ebedî rûh bil; öylesi rûhu da şarap say, sâkî tanı. O’nun bağışı, güzeldir, mumdur, şaraptır; ama bunların üçü de birdir, ayrı sanma. Zevki bir gör, iki görme; cevizle kuru üzüm gibi onları birbirinden ayırma, çünkü o yola ikilik sığmaz; sen kalma, çünkü senlik o durağa sığışmaz. Birde yok ol, sayıdan geç ki Allah’dan binlerce yardıma nâil olasın. Addan geç, ad sahibine yürü; adı bırak, gel de ad sahibi ol.
Katreydin, coş köpür, deniz kesil; aşağılığı bırak, yüceye ağ. Kendine gel, aslından ayrılma, gel beri; O’nun aslı da sendedir, faslı da. Çünkü öz-özet sensin; âlemse tortudur. Sen, pek, hem de pek büyüksün; âlemse küçücük bir şey. Sen tek bir şeysin, dağlarsa yüzlerce; o kadar da ağır, ama onları yerlerinden kaldırıveren sen değil misin?
Bu dünyanın sonu sınırı var; o âleminse ne kıyısı var, ne sonu. Bunu gören göğe ağdı; Hakk’ın verdiği zevkle, şevkle perdeleri yırttı gitti.
O aşkın derdi, perdeleri yırtar; hattâ yen, göğü bile deler geçer. Sen yok oldun, kalmadın mı, o vakit O gelir, görünür; o zaman anlarsın ki ortada senden başka kimsecik yok; değil mi ki sen şeyhine itaat ediyorsun, hem rûh kesildin hem beden, ikiniz de zevkle dopdolu bir hâle geldiniz demektir, ikiniz de şevkle dirildiniz artık. Bütün bedenlerdeki şevk birdir; sen bedenleri bırak da zevki şevki bir bil.
Şevk şüphe yok ki seni cennetlere götürür; hem de öyle cennetlere ki gönüllerden, öz arılığından var olmuşlardır.
Ben bu aşağılık âlemden feryâd etmedeyim; çünkü herkesi her solukta kendine meftûn etmede, aldatmada; gözünün önüne güzeli diker, bağı bahçeyi getirir; tatlı içinler sunar, oysa zehirdir, zakkumdur onlar.
Dünyanın bezentileri, gönül perdesidir; çünkü hepsi de sudan topraktan var olmuştur.
Beden bakımından altı yönle beş duygudan ibaretiz ama, her birimiz, yüzlerce defineyiz. Melek gibi göğe uçmadayız, arılık-duruluk göğüne yücelip durmadayız.
Can gibi başsız-ayaksız gidiyoruz; yuvar-teker, yerden, yersizlik, mekânsızlık âlemine yürüyoruz.
Beden hapishânesinde dört mıhla çakılmışız, çarmıha gerilmişiz ama şüphe yok ki hepimiz de O’nun nûruyuz.
Aşk dünyasında ikilik yoktur; geç ikilikten; hepsi de tümden, sensin, sen…
(Not: Bu yazılar; Hazreti Mevlâna’mızın Mesnevî’sinden ve Dîvân-ı Kebîr’inden, Hazreti Şems’imizin Makâlat’ından, Hazreti Sultan Veled Efendi’mizin İbtidânâme’sinden, Mithat Baharî Beytur Hazretleri’nin eserlerinden, İbrahim Şahidî’nin Gülşen-i Tevhid’inden, Yunus Emre’mizin Dîvân’ından ve Hasan Dede’mizin şiir ve sohbetlerinden alıntılar yapılarak derlenmiştir; mânevî aşkın mestliğini gönüllerimize bir nebze olsun yansıtabilmesi temennisiyle…)
Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…