Hazreti Mevlana, Fihi Ma-Fih’te, “İnsanın ayırt etme hassasını her türlü garazdan temizlemesi gerekir. Bunun için de, dinden yardım istemelidir. Siz hep vücudunuzu besliyorsunuz ama onda ayırt etme hassası yoktur” diyor. Bu ayırt etme hassası nedir?
Hazreti Mevlana’nın buyurduğu gibi, iç temizliğini yapmamışsın, öbür taraftan yiyip içiyorsun, senin iç temizliği yapabilmen için dinden yardım alman lazım. Dinden yardım almaya misal, Hazreti Muhammed’e, Hazreti Mevlana’ya gönülde en güzel yerin verilmesidir. Sonra onların yaşadıkları gibi yaşamamız, onların hallerine bürünmemiz lazım. O zaman bizler kötülüklerden arınmış oluruz. İlim tahsil edip çok bilgiye sahip olursun ama o okuduğun güzel ilimlerin sahibinin hallerine sahip değilsen, onun ahlakına uygun yol almazsan, kuru bilgide kalırsın. İçin yine kirli kalır, temizleyemezsin. Bir insan kirlenir. Su insanın bütün dış kirini yıkar. Akıl kirlendiği zaman oraya ne su, ne sabun girer. Aklı yıkayamazsın. Banyodan çıkınca tertemiz kokarsın ama sıkıntı gitmez, huzur içinde olamazsın. Huzura ancak manevi dost götürür.
Hazreti Mevlana’ya sorarlar:
“Seni seven aşıkların bu alemde kirlenir mi?”
“Dünyayı gönüllerine koydukları zaman anında kirlenirler. Dünya ehli ile muhabbet ederken, onun muhabbetini can kulağı ile dinlerlerse, onun dertlerine dalıp kendi güzelliklerinden uzaklaşırlarsa, kendi yollarından çıkarlar, o anda kirlenmiş olurlar.”
“Pekala nasıl temizlenirler?”
“Su, sabun onları temizlemez. Beni gönüllerine koydukları zaman ben onları temizlerim.”
Bazen Hakk sohbeti yaparken, manevi büyüklere yapılan musibetler, bizlerde derin duygular yaratır, hemen gözler dolar, kendimizden bir geçiş olur. Oraya karşı büyük bir muhabbete daldığımız an, o gözyaşları içimizi yıkar. O muhabbet içimizde o kadar güzel tesir yapar ki, bir kuş gibi hafif oluruz. Bizi hafifleten bu güzelliklere sürükleyen onların o yüce ruhlarıdır; vücudumuza işler, bizi gamdan kasavetten alır götürür. Bütün olay, din büyüklerini gönüle koymaktır.
Hazreti Mevlana, “En büyük kaza, zahirle hararetli muhabbet etmektir” der. Dünya ehline tutulup, kişiliğinden, yolundan geçersen, sen kendini bile bile kazaya atarsın. Zahirle konuşacak, hatırını soracaksın, gerekirse hafif bir tesellide bulunarak, bir yol göstereceksin ama kendi yolunda, kendi muhabbetinde, kendi aşkında yaşayacaksın.