MERAM’DAN SİLİVRİKAPI MEVLANA KÜLTÜR MERKEZİ’NE… (135)

Canlı veya cansız bütün herşey Hakk’ı anar, diye buyuruluyor. İnsanın vücudu da Allah’ı anar ve kalbi ‘Allah! Allah!’ der. Fakat insan vücudunun zikrinden habersizdir. Biz her zerredeki bu zikri nasıl görüp, anlayacağız Hasan Dede?

Dünya ehli tamamen gaflettedir ve onun her zerresi maddeyi zikretmektedir. Böyle olduğu için de bütün vücudu onu dünyaya, yani maddeye sürüklemektedir. Mana ehline gelince, o da tamamen Allah aşıkıdır, Resulallah aşıkıdır. Resulallah’ın aşıkı olduğu için ve O’nun nurunu manada keşfettiği için, onun da bütün azaları O’nunla yanar. Nereye baksa baksın, nereye giderse gitsin, hep O’nu zikreder. Bir mana erinin yüzü gülerdir, dili tatlıdır ve daima huzur içindedir. Madde erinin ise, yüzü asıktır, gam içindedir, sıkıntı içindedir ve onun muhabbetleri hep maddeye yöneliktir. Böyle olduğu için de vücudunda hiç hafiflik, neşe ve huzur yoktur.

Galib Dede Hazretleri, selam olsun üzerine, şöyle der: “Aşıkta gam, keder, gaflet ne eyler? Gam, keder ve gaflet dünya ehlinindir.”

Bizler bu yüzden burada devamlı, Hazreti Muhammed Efendimizi, Hazreti Mevlana’mızı, İmam Ali Efendimizi ve bütün Piran Efendilerimizi, hepsinin selam olsun üzerlerine, ‘sünnet’imiz olarak anıyoruz, çünkü bizler onların farzlarıyız. Onlardan sonra geldik ve onların muhabbetlerini yapıyoruz. Nasıl aşklarla, nasıl sevgilerle yola koyulduklarını sizlere anlatarak, yol gösteriyoruz. Bütün dava, sevgilerimizi maddeye yönlendirmemek ve gönlümüzü maddeye bağlamamaktır. Eğer sevginizi dünyaya verirseniz, işte o zaman her zerreniz de dünyaya bağlanmış olur. Bizlere sunulmuş olan en büyük nimet akıldır. Ama eğer o akıl çamura saplanırsa, vücudu da peşinden sürükler, çamura batırır. Fakat aklımızı güzelliklere yönlendirirsek, o güzellikler sayesinde bizleri devamlı aşağılara çeken çamurlardan kurtuluruz.

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.