MEVLÂNA VE SEVENLERİNDEN İNCİLER – 17

🌹“O’nun Kibriyâsının çatısının altında öyle Allah dostları vardır ki, melekleri avlarlar, Peygamberleri ganîmet alır, tuzaklarında Allah’ı tutarlar…”

Hazreti Ahmet’in bedeni ve bedenine ait sıfatları şu an Medine toprakları altında uyumakta fakat onun doğruluk makâmındaki o ulu huyu, ve bâkî olan rûhu apaydın bir güneş gibidir! O bâkî rûh hiç değişmez, hiç başka bir hâle gelmez. O uykuya ihtiyacı olmayan bir arslandır, fakat kendini öylece uyur gösterir… Hayvanî duyguyla bakanlar, sahîden uyuyor, hattâ ölmüş sanırlar!

Pak ve tertemiz aşk, Muhammed’le eşti. Tanrı aşk yüzünden O’na “Sen olmasaydın, gökleri yaratmazdım…” dedi. Çünkü O aşkta tekti. Onun için, Tanrı O’nu peygamberler içinden seçti.

Senin nûrun olmadıkça aydın gün bile gecedir… Sana sığınmadıkça arslan bile tavşan kesilir! Ey Mustafa, bu nûr denizinde bizlere kaptanlık et… Akıllılara bir yol gösterici lâzım… Hele yol, deniz yolu olursa!

Doğru yolu gösterenin işi budur; sen de doğru yolu gösterensin… Âhir zamanın yasına neşesin sen!

Ey benim ulu peygamberim, sen vaktin İsrâfil’isin; kim kıyâmet nerde derse a güzelim, kendini göster, işte kıyâmet benim de! Bu kıyâmetten yüzlerce âlem kopmada!

🌹“Zülfünün uçları gibi perişanız elinden. Hem güzelsin, hem de öyle zülfün var… Biz artık senin olduk. Her nerede bulunsak sofrandayız. Senin yolcun, senin konuğun, yalnız senin konuğun olduk…”

Allah’ın armağanları olan rûhlar, peygamberler şâhının yoluna toprak kesilmişlerdir.

Tahtı, mekânsızlık âlemi olan o padişâhın süpürgecileridir Hakk’a en yakın olan melekler bile.

Öyle bir padişâhtır ki Ay bile ayağını öpmek için parçalanmıştır, yıldıza dönmüştür.

Cebrâil, onun nimetinin bir habercisidir; Mikâil, onun vekîlharcıdır.

Tertemiz zâtı, “Sen olmasaydın” sözüyle övülmüştür; sıfatları, Kur’ân’a zarf ve mazrûf olmuştur; Kur’ân, onun sıfatlarını bildirir; sıfatlarıysa Kur’ân’da mevcuttur.

Sayvanının kapısı, “Kâbe kavseyn”dir; iki âlemin bilgileri, ayağının altına döşenmiştir.

Mertebesi arş gibi yüce olan Melekût padişâhıdır; derecesi ferş olan Ceberût ayıdır.

Yaratılışı, varlık âleminin yaratılışına sebep; ümmeti, ilim sırrının mirasçısı.

Allah’ın birlik aynası, tümden, olduğu gibi, onun vücudunun aynasıdır. Gerçek inançtan haberin olsun; sana bir Allah’la bir peygamber yeter.

Misk gibi simsiyah olan İsrâ gecesi, onun peygamberlik fermânındaki tuğradır, Tanrı mühürüdür, Tanrı tasdîki.

(Not: Bu yazılar; Hazreti Mevlâna’mızın Mesnevî’sinden ve Dîvân-ı Kebîr’inden, Hazreti Şems’imizin Makâlat’ından, Hazreti Sultan Veled Efendi’mizin İbtidânâme’sinden, Mithat Baharî Beytur Hazretleri’nin eserlerinden, İbrahim Şahidî’nin Gülşen-i Tevhid’inden, Yunus Emre’mizin Dîvân’ından ve Hasan Dede’mizin şiir ve sohbetlerinden alıntılar yapılarak derlenmiştir; mânevî aşkın mestliğini gönüllerimize bir nebze olsun yansıtabilmesi temennisiyle…)

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.