İMAM ALİ EFENDİMİZDEN ÖĞÜTLER – 54

“Sen rızkını aradığın gibi, rızkın da seni arar.”

Rızıkların en değerlisi, en güzeli manevi rızıktır.

Hüdavendigar Mevlana, bu rızkı ab-ı hayata, ab-ı hayat kaynağını da mürşid-i kamile benzetir ve şöyle buyurur: “Allah’ı çağırın, ağlayıp inlemeyi bırakmayın ki Allah’ın merhameti sizlere erişsin. Baş kesmek ne demektir? Dünyada nefsi öldürmek, nefsin dileklerini terk etmek. Nefsi, mürşid-i kamilin gölgesinden başka hiçbir şey öldürmez. O nefis öldürenin eteğine sımsıkı sarıl. O, ab-ı hayattır. Bu sudan ayrılırsan, ayrılık seni paramparça eder. Vakit henüz varken, bu ırmaktan su içmeye bak…”

Susamış kişi Hakk’ı arayan yolcudur, suyun kaynağı da mürşid-i kamildir. Mürşid-i kamil, susamış kişiye ab-ı hayattır. Çünkü bir mürşid-i kamil, Kur’an-ı Natık’tır, Hazreti Muhammed’in bütün nurlarına ve hakikatlerine sahiptir. Onun sohbetleri vasıtasıyla tüm bu hakikatleri öğrenirsin, aydınlanırsın.

Hüdavendigar Mevlana bir beyitinde de şöyle buyurur: “Demir gönlüm yandı aşkla, alındı masivadan; tertemiz bir ayna oldu, onun güzel hayalini düşürdü içime. Cevirler vefa oldu, duruldu bozbulanık sıfatlar. Beşerlik fena buldu, Hüda sıfatı geldi. Getirin çömlekleri, doldurun tulumları; ab-ı hayat geldi, ilahi saka geldi…”

Hüdavendigar Mevlana’nın, her zerresi aşktan sarhoştu ve tamamen teslimiyetteydi. Ne dünya ile ne de ahiret ile bir pazarı vardı. Onun pazarı tamamen Allah ileydi. Hazreti Mevlana patlamaya hazır bir volkan gibiydi ve bu patlamayı yapacak bir kıvılcım bekliyordu. İşte Hazreti Şems, Mevlana’nın kıvılcımı oldu. Cenab-ı Mevlana, Hazreti Şems’in ateşinde öyle bir parladı ki, hem Şems yandı hem de bütün dünya onun muhabbet ateşinin nuruyla aydınlandı.

Mevlana’nın sakası, yani gönül sakisi Şems’ti; şimdi de bizim muhabbetlerimiz hep o ilahi sakadan, Mevlana’dan. Bizlerden işleyen hep O’dur.

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.