İNSAN-I KÂMİL HAZRETİ MEVLÂNA – 4

Padişahlık kaydından kurtulup Hakk yolunda kendini arayanlar için Âriflerin Menkîbeleri’nden bir hikâye…

Bir gün Muîneddin Pervâne emîrlerle birlikte Mevlâna’nın ziyaretine geldi. Ancak, Mevlâna meydanda yoktu. Bekleme haddi aştı. Fakat Mevlâna hiç görünmedi. 

Pervâne’nin hatırından, ‘Zamanın şeyh ve bilginleri emîrlerin iltifatlarını mumla arıyor ve bunun için ölüyorlar. Mevlâna ise bizden neden kaçıyor’ diye geçti.

Bu sırada Mevlâna birdenbire medresenin toplantı yerinden çıktı ve şu hikâyeyi anlattı: Vezîrler ve devletin ileri gelen adamları, İslâm Sultanı’nın gelmekte olduğunu şeyhe haber vermek için önceden koştular. Şeyh hiç tınmadı. Sultan, adamları ile beraber bahçe kapısına kadar geldi. Şeyhten, Tanrı rızası için kapıya kadar gelmelerini rica ettiler. Şeyh hiç yerinden kımıldamadı. 

Sultan, şeyhin odasının kapısına kadar geldiği vakit, vezîr ileri koşup şeyhe, “Ey din ulusu! Sen, Kur’ân’da ‘Tanrı’ya onun elçisine ve sizden emir sahibi olanlara itaat ediniz’ âyetini okumadın mı? dedi.

Şeyh cevabında, “Tanrı’ya itaat ediniz’e kadar daldık ve baktık ki, daha ‘elçisine itaat ediniz’e bile başlamadık; nerde kaldı ki, emir sahiplerine” diye buyurdu. Bunun üzerine Sultan hemen baş koyup hâlis bir mürid oldu.

Şiir:

“Sema vaktinde, aşk şarkıcısı der ki, ‘Efendilik baş ağrısıdır.’

Aşk ve aşkın mezhebi ve milleti yetmişiki milletten başkadır.

Padişahların tahtı, aşk ve aşıkın tahtı yanında tahtadan bir kerevettir.”

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.