MEVLÂNA VE SEVENLERİNDEN İNCİLER – 3

“Aşk bir padişahtır, bayrağı görülmez. Tanrı Kur’ân’ıdır, âyetleri bilinmez. Her âşık bu avcıdan bir ok yemiştir. Kanlar akar durur fakat yarası görünmez.”🌹

Aşk denince akla Mevlâna gelir. Aşk, Mevlâna’nın özüdür. Aşk’ın adı Mevlâna’dır.

Mevlâna, öyle bir aşk okyanusudur ki, ucu bucağı yoktur, başı sonu yoktur. Derinliklerine dalar gidersin, ve ne kadar derine dalarsan o kadar çok vurgun yersin. Başın döner, aşkla kendinden geçersin.

O âşıkları yağmur damlalarına benzetir. Yağmur damlaları okyanusa bir düştüler mi, artık onlar damla olmaktan çıkar okyanusun kendisi olurlar.

Mevlâna’nın mânevî varlığı, en güzel ve en câzibeli bir aşk edâsıdır, düşünüşü bir aşk hamlesi, yürüyüşü bir aşk salınışıdır. Onun sesi gönülleri çeken bir aşk sesi, onun sözü ruhlara ebedî hayat veren bir aşk sözüdür. O Âb-ı Hayat’tır.

Onun sözleri Allah edebiyatıdır, Kur’ân edebiyatıdır, aşk edebiyatıdır. O tüm âlemlerin ve bütün zamanların aşk peygamberidir.

Tasavvuf, Mevlâna’nın sözünde bir bilgi olmaktan çıktı, bilinmiş oldu. Şiir, Mevlâna’nın dilinde bir şiir güzelliğini geçti, güzelliği canlandıran bir ilhâm güneşi oldu. Aşk, Mevlâna’nın gönlünde aşkın gökünü aştı, mâşuka ulaştı…

Mevlâna, Hazreti Muhammed’in mâşukluk ışığında yandı. Gönlünün kandilini o ışıktan yakıp uyandırdı. Ondaki nûr, o nûrdur.

Mevlâna çok geniş bir söz söylemek kudretiyle, ilhâm azâmetiyle yaratılmıştır. Mevlâna, hayatında yalnız söylerken değil, susarken de söylerdi. Hattâ susarken söylediği sözler, söylerken söylediği sözlerden de derindi. O, söylerken kulaklardan kalbe nûr akıttı; susarken kalbin kadehine şarap, rûhun ağzına âb-ı hayat akıttı…

Mevlâna’nın sözlerinde, birbirine nispetle, güzellikçe, derinlik ve belâgatça bir fark olsa dahî değil mi ki, o sözler hep aynı rûhtan, hep aynı gönülden çıkmıştır, hepsi nûr, hepsi de ilâhîdir. Çünkü Mevlâna şiirlerinde Kur’ân’ın özünü ve Peygamberimizin sözünün rûhunu terennüm etmiştir.

Bir şiirinde dediği gibi;

“Ben söylemiyorum, fakat Allah’ın (Nâhn-ü nefahnâ) biz üfledik, nefesi içimde söylüyor da ben coşuyorum. İniltilerim ta Süreyya’ya kadar yükseliyor. Zîrâ azîz, ulu Tanrı, bu tenimin ney’ini yokluk kamışlığından kesti, yonttu, üflüyor…”

(Not: Bu yazılar; Hazreti Mevlâna’mızın Mesnevî’sinden ve Dîvân-ı Kebîr’inden, Hazreti Şems’imizin Makâlat’ından, Hazreti Sultan Veled Efendi’mizin İbtidânâme’sinden, Mithat Baharî Beytur Hazretleri’nin eserlerinden, İbrahim Şahidî’nin Gülşen-i Tevhid’inden, Yunus Emre’mizin Dîvân’ından ve Hasan Dede’mizin şiir ve sohbetlerinden alıntılar yapılarak derlenmiştir; mânevî aşkın mestliğini gönüllerimize bir nebze olsun yansıtabilmesi temennisiyle…)

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.