Destur ya Şems…
Bir gün Meram’da papazlar kardinala soruyorlar, “Allah hangimizdendir? Mevlana’dan mıdır? Yoksa bizden midir? Bilelim, hangimiz Allah’a daha yakınız?”
Kardinal diyor, “Allah bizimlendir.”
Papazlar da diyorlar, “Evet bizimledir. O halde bir imtihan olalım.”
“Tamam” diyor kardinal, “nasıl?”
Papazlar diyorlar, “Siz kardinalsiniz, büyüğümüzsünüz, ona göre düşünün.”
Kardinal, “Toplayalım çalı çırpı” diyor, “Mevlana’ya da diyelim hırkaları çıkaralım, bir ateş yakalım, hırkaları ateşe koyalım, kimlerin hırkaları yanmazsa, anlarız ki onlar Allah’a daha yakındır. Kimlerin de hırkaları yanarsa, onlar demek ki Allah’a yakın değil.”
“Tamam” diyorlar.
Kardinal geliyor Mevlana’ya, selam veriyor, diyor, “Ya Hüdavendigar Mevlana, talebelerim bir imtihan olmamızı istiyor.”
Mevlana soruyor, “Nasıl bir imtihan?”
“Hangimiz Allah’a daha yakınız?”
“Nedir şartınız? Ben hazırım” diyor Mevlana.
“Düşündük taşındık, çalı çırpı toplayalım. Hırkalarımızı çıkarıp koyalım odunların üstüne, odunları ateşe verelim. Kimlerin hırkaları yanmazsa, anlayalım onlar Allah’a yakın. Kimin hırkaları yanarsa, onlar Allah’a yakın değil.”
Mevlana, “Tamam” diyor, “toplayın.”
Odunları topluyorlar. Mevlana ayakta, evlatları ayakta. Kardinal, papazlar ayakta. Mevlana dönüp diyor, “Kardinal efendi, en başta ben koyacağım hırkamı ki, sonra demeyesiniz, bizim hırkalar ateşe yakındı yandı, senin hırkan üstteydi yanmadı. Evlatlarıma da ben kefilim, onlara hırkalarını çıkarttırmayacağım, ben çıkarıyorum hırkamı. Sen de kefil misin talebelerine? Çıkar koy hırkanı benim hırkamın üstüne, ateşi alevlendirelim.”
Kardinal kalıyor, “Yok” diyor, “ben kefil olamam.”
“E siz bilirsiniz, o zaman hepiniz çıkarın.”
Hepsi çıkarmışlar hırkaları, koymuşlar Mevlana’nın hırkasının üstüne, yakmışlar ateşi. Hepsi ayakta duruyorlar, bekliyorlar şimdi ateş dinsin.
Ateş kül haline geliyor, hepsi seyrediyorlar. Mevlana, “Buyrun” diyor, “siz teklif ettiniz imtihanı, ilk siz arayın hırkalarınızı küllerin içinde.”
“Yok” diyorlar, “ilk sen koydun hırkayı, sen ara.”
“Peki…” diyor Mevlana, “Destur ya Şems!” Elini koyuyor küle, tutuyor hırkayı kaldırıyor, silkeliyor. Dönüp soruyor, “Bu hırka hanginizindir?”
Papazlar hepsi, çıt… “Bizim değil.”
“Öyleyse benim” diyor, öpüyor giyiyor hırkasını Mevlana. “Hadi siz şimdi arayın hırkalarınızı.”
Bakıyorlar ki, hepsinin hırkaları kül olmuş, gitmiş…