MERAM’DAN SİLİVRİKAPI’YA HASAN DEDE SOHBETLERİ – 39

SUYA BATMADAN DEREYİ GEÇMEK…🌹

Mahmut Efendi (Mahmut Dipşar): Dede, Osmanlılar zamanında bir kasabada bir Mevlevî dergâhı varmış. Bu dergâhla şehrin arasından da bir dere geçiyormuş. Mevlevî dergâhının Dede’si dervişlerine şöyle dermiş: “Dergâha gelirken yandaki dereden geçin ama suyun size dokunmasına izin vermeyin.” Fakat bu derenin üzerinde bir köprü yokmuş. Pek çok derviş dereyi geçmeyi denemişler, ama suyu geçtiklerinde her defasında su onları ıslatıyormuş. Bir gün dervişlerden biri dayanamayarak Dede’ye gitmiş, demiş ki: “Bize bilmeceler veriyorsun, dereye geçmeye çalışıyoruz, ama mümkünü yok ıslanmadan geçemiyoruz. Bir köprü olsaydı elbet dereyi geçerdik. Ne yaparsak yapalım derden geçerken su bizi ıslatıyor.” Bunun üzerine Mevlevî Dede’si, “O zaman şimdi ben bir geçeyim de, siz beni izleyin” demiş. Ve Dede dereden geçmiş. Elbet su onun da ayaklarına dokunmuş. Bunu gören dervişler, “Dede bak, su sana da dokundu” demişler. Mevlevî Dede’si demiş ki: “Benim bildiğim kadariyle su bana dokunmadı. Ben yalnızca şahidim. Su benim ayaklarıma dokundu, ama bana dokunmadı. Ben yalnızca buna şahid oluyorum.” 

Hasan Dede, şimdi size sorum şu: Biz bu dünyadan geçiyoruz. Dervişlerin dereden geçtiği gibi, eğer dünya bizim içimizde değilse, biz yalnızca şahid mi oluyoruz? Şehâdet getirirken de, ‘Eşhedü en lâ ilâhe illallah’ diyoruz, bu konuda ne buyurursunuz?

Hasan Dede (Hasan Çıkar): Dede Efendi’nin sudan geçmesinden ve sadece ayaklarının tabanına suyun dokunmasından anlıyoruz ki, Dede Efendi tamamen teslîmiyette. Teslîmiyette olduğu için ıslanmadan geçiyor. 

Şimdi şöyle bir misâl verelim: Dede, suya girdiği zaman Allah’ı zikrediyor. Allah… Allah… Allah… Ve sudan yürüyerek geçiyor. Dervişleri de onun arkasından suya giriyorlar, onlar da Allah diyorlar, ama ne kadar Allah deseler de suya batıyorlar. Dede, onlara dönüp sesleniyor, “Siz, Allah demeyin, çünkü siz daha onun büyüklüğüne, güzelliğine vâkıf değilsiniz. Siz, ‘imanım Şeyhim’ deyin ve arkamsıra yürüyün. Dervişler başlamışlar, “İmanım Şeyhim” demeye ve Dede’nin arkasınca yürüyerek, hiç suya batmadan dereyi geçmişler. 

Mahmut Efendi (Mahmut Dipşar): Suya batmadan dereyi geçmenin formülünü bulduk mu o zaman Dede? :)”

Hasan Dede (Hasan Çıkar): Evet… Formülünü bulduk!:) Şeyhini koyacaksın gönlüne, hiç çıkarmayacaksın, her nefeste kalbinde onu zikredeceksin ve bu dereden ıslanmadan kolayca yürüyüp geçeceksin…

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.