MEVLÂNA VE SEVENLERİNDEN İNCİLER – 24

🌹“Akıl, fen öğrenmek ister. Aşk, şevk meşk ister. Akıl, namus vakar ister. Aşk, âşıkları perişan hâl etmek ister. Akıllılar, şöhret ve nâm peşindedirler. Âşıklar, olan biten âleminden yücedirler. Akıllılar, rütbe ve mal kaygısındadırlar. Âşıklar, Allah şarabı kadehinin sarhoşudurlar. Aklı bırak, aşkın istediği üzere yürü. Aklının iki gözüne toprak saç… Âşık Hasan Tanrı nûrunda yok olmuş, o nûr ile kendini donatmış, sevenlerine canân olmuştur.”

Şu aşk, başına bir tabla almış, sokak sokak geziyor; nerde bir ölü varsa hilesiz, düzensiz diriltivereyim onu diye bağırıyordu.

Diyordu ki: Keremimden, lütfumdan gezip duran, akan, fakat tükenmeyen bir sofra kesildim; nerde bir yüzsüz dilenci ki gelsin, soframdan çıkınını doldursun.

Seni gâh incilere gark ederim, gâh zehirlere; tanı beni, bil beni artık, elimde âdetâ bir kilesin sen.

Bana bir habbe gelse de teslîm olsa onu altınlarla dolu yüzlerce maden hâline getiririm; yalçın bir tepe olsa tutar, uçsuz bucaksız bir deniz yaparım onu.

Senden yokluk, benden kerem. Senden razı olmak, benden kısmet vermek. İpekböceğinin bile önüne yüzlerce atlas korum, ona bile yüzlerce ağır kumaşlar ihsân ederim.

Her an ümitsiz bir hâle düşene öylesine bir harman veririm ki ne ekmiştir, ne biçmiş. Her an dervişe öylesine bir yakınlık ihsân ederim ki bunu elde etmek için ne savaşmıştır, ne çileye girmiş.

Şekerkamışının daracık gönlüne şeker kaynağını akıtırım; akla fikre güzel, hoş düşünceler getiririm.

Din yolunda at süredur, fakat atın sakatlandı mı meraklanma; arık bir at yerine her yanda bir yılkı bulursun.

Sus, böyle değildir deme, Tanrı’nın ihsânından başka bir şey arama; razılık helvası, helva kazanından coşup ateşlere dökülüyor.

Sevgilinin nûruyla her zerreyi yakîyn nûru gör; eğer söylemede bir zevk olsaydı her zerre söze gelirdi, söyler dururdu.

(Not: Bu yazılar; Hazreti Mevlâna’mızın Mesnevî’sinden ve Dîvân-ı Kebîr’inden, Hazreti Şems’imizin Makâlat’ından, Hazreti Sultan Veled Efendi’mizin İbtidânâme’sinden, Mithat Baharî Beytur Hazretleri’nin eserlerinden, İbrahim Şahidî’nin Gülşen-i Tevhid’inden, Yunus Emre’mizin Dîvân’ından ve Hasan Dede’mizin şiir ve sohbetlerinden alıntılar yapılarak derlenmiştir; mânevî aşkın mestliğini gönüllerimize bir nebze olsun yansıtabilmesi temennisiyle…)

Kâinatın nûru Hazreti Muhammed Efendimizin, Ehlibeyt Efendilerimizin, yüce Pîrimiz Hüdâvendigâr Mevlâna’mızın, Pîrân Efendilerimizin selâmları, feyizleri ve güzel keremleri, bizleri sevenlerin ve bizleri izleyenlerin üzerine olsun. Allah, sizleri hep güzel günlerde yaşatsın. Sevgiler, Allah’a emânet olun. Huu…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.