MANEVİ MENKIBELER – 72

VE’L İKRÂM…

Şems-i Mardîni, Hazreti Mevlana’ya karşı, “Onun dergahında ney üfleniyor, rebab çalınıyor, bendir çalınıyor. Bunlar İslâmiyet’te yoktur, oraya gitmeyin” diye çok dil uzatıyordu.

Bir gün Şems-i Mardîni medresede cemaati ile oturduğu sırada, Hazreti Mevlana medreseye geliyor, karşısında oturuyor.

O sırada ikindi vakti, davet okunuyor, namaza doğruluyorlar. Namazda iken, Şems-i Mardîni secdede bir manâ görüyor. Hazreti Peygamber’in huzuruna geliyor.

“Selâmün aleyküm ya Resulallah.”

“Aleyküm selâm ya Şems-i Mardîni, ve’l ikrâm” diyor Hazreti Resulallah ve sağ ve sol elindeki biri kemikli biri kemiksiz iki et tabağını Şems-i Mardîni’ye uzatıyor.

Şems-i Mardîni soruyor, “Ya Resulallah, bunların hangisi daha lezzetlidir?” Kemiklisi mi, yoksa kemiksizi mi?”

“Kemiklisi” diye cevap veriyor Peygamber Efendimiz ve manâ bitiyor.

Şems-i Mardîni o hava ile Hazreti Mevlana’nın huzuruna geliyor, selâm veriyor. Aklınca Mevlana’yı imtihana tutacak…

“Bir şey sorabilir miyim ya Mevlana?”

“Buyur, sor.”

“Etin hangisi daha lezzetlidir, kemiklisi mi, yoksa kemiksizi mi?”

“Hazreti Resulallah biraz önce sana söylemedi mi, kemiklisidir, diye…”

Bu cevabı duyar duymaz Şems-i Mardîni bir “Allaaahh” bağırıyor, Mevlana’nın önünde secdeye kapanıyor. O’nun büyüklüğünün farkına varıyor ve o günden sonra da hiçbir yerde Mevlana’ya dil uzatamıyor.

Beyit:

“Bizler tevhid aleminin yanıklarıyız. 

Bizde ‘Lâ ilâhe illallah’ sırrı vardır.”

Hazreti Mevlana

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.