MANEVİ MENKIBELER – 84

BÜTÜN MUHABBETİ BENİMLEYDİ…

Bir derviş, dertleşmek için kimseyi bulamıyor, hep dem alıyor, kendi iç aleminde Hazreti Muhammed’le Hazreti Ali’yle muhabbet ediyor.

Bir gün demi biraz fazla kaçırıyor ve meyhaneden eve doğru dönerken kendinden geçiyor, kaldırımın kenarına yığılıyor.

O sırada oradan geçmekte olan bir müftü, dervişi tanımadığı için, “Puh!” diyor, “Yazıklar olsun, hiç insan bu kadar içer mi? Halka kendini rezil eder mi?” Ve tükürüyor dervişin yüzüne.

O gece müftünün rüyasında Hazreti Muhammed yüzü asık bir şekilde tecelli ediyor. Müftü, “Aman ya Resulallah, senin muhabbetinle ailemi geçindirdim. Senin o nur yüzünle kendimi ayakta tutuyorum. Niçin bana asık yüzle çıkıyorsun?” diye onunla konuşması için yalvarıyor.

Birkaç gün aynı rüyayı görüyor ama Hazreti Muhammed hiç konuşmuyor.

En sonunda Hazreti Muhammed, “Hiç utanmadan sen benim yüzüme tükürdün. Bir de benden güler yüz istiyorsun,” diyerek sessizliğini bozuyor.

“Aman ya Resulallah, ben nasıl yaparım öyle şey, ben nasıl senin yüzüne tükürürüm!”

“Filan yerde ben kendimden geçip yere düşmüştüm. Sen yüzüme tükürdün. Ayrıca hakaretli bir dil de kullandın. Benim güler yüzüme tekrar nail olman için o kişiyi bulup, onun gönlünü alacaksın ve sonra benim yüzüme nail olacaksın. Çünkü o kişinin bütün muhabbeti benimleydi. Beni kimseye anlatamadığı için dem aldı. Benim muhabbetim onda taştı, sonunda da yıkılıp gitti.”

Bunun üzerine müftü, sabah uyanır uyanmaz kalkıyor o dervişi aramaya gidiyor ve onu meyhanede buluyor. Hemen masasına gidiyor. Derviş müftüyü görünce şaşırıyor. Müftü selam veriyor, o da selamını alıyor.

Müftü, “Ben sana karşı büyük bir hatada bulundum. Senin beni bağışlaman için geldim.”

“Sen bana karşı nasıl bir hata yapabilirsin?”

“Sen farkında değildin. İçkili bir anında ben senin yüzüne tükürdüm. Böyle yaptığım için çok yüksek yerden darbe yedim, Hazreti Muhammed’den. Eğer sen beni affetmezsen, O da beni affetmeyecek.”

Derviş, bunu duyunca gözyaşları döküyor. Çünkü sırrı çıkıyor meydana.

Müftü, “Bütün malımın yarısını sana vereceğim, seni kendime arkadaş edeceğim ve ben nereye gidersem seni de oraya alacağım” diye söz veriyor ve dervişle arkadaş oluyorlar. Sohbetlere beraber gidip, beraber oturuyorlar. Derviş, Resulallah’ı zikretmeye arkadaş bulduğu için, dem almaktan da vazgeçiyor.

Bütün Evliyaullah, hepsi Hazreti Muhammed’in manevi kardeşleridir. Biri anıldığı zaman hepsi anılmış sayılır. Çünkü bir ağacın meyveleridirler, bir manâyı taşırlar, bir güzelden söz ederler. Bu yüzden onlara kim dil uzatırsa büyük hatalara düşmüş olur.

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.