MANEVİ MENKIBELER – 48

Sen sandığa girmezsin, ben de girmem…

Zamanın birinde bir padişah varmış, halk onu çok seviyor ve çok sayıyormuş. Padişah hastalanmış ve bu alemden göç etmeden önce kölelerini mükafatlandırmak istemiş ve onları huzuruna çağırmış. 

Hepsi huzuruna gelmişler, onlardan mücevher sandığını getirmelerini istemiş. Sandıkta padişahın çok kıymetli mücevherleri varmış. Sandığı getirmişler. 

Padişah, onlardan, sandığın içindeki mücevherlerden diledikleri kolyeyi almalarını istemiş ve “Alın ki” demiş, “bana hakkınızı helal edin.” Onları bu şekilde mükafatlandırmak istemiş. 

Köleler çok sevinmişler, hepsi birer kolye beğenmişler ve seçip almışlar. 

Fakat kölelerden biri kolyelerden almayıp, atlamış padişahın boynuna sarılmış. 

Padişah, “Neden boynuma sarıldın, sen sandıktan bir kolye almayacak mısın?” diye sormuş.

 Köle, “Hayır” demiş, “ben seni istiyorum, hem bu cihanda hem öbür cihanda…” 

Padişah, “Neden?” diye sormuş. 

Köle şu cevabı vermiş, “Bir gün gelecek ben de Hakk’ın rahmetine ulaşacağım, yine boynumdaki kolye bu sandığa girecek. Ama demiş sen sandığa girmezsin, ben de girmem…”

Aşık, her an maşuku ile birliktedir…

00

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.